II. Avrupa ve Rusya

Dünya hadiseleri öyle girift ve iç içe dokunuyor ki… Tarih gergefini nakış nakış işleyen iğnenin ahengine göre konuşmanın ve yazmanın bir mana ifade etmediğini birlikte görüyoruz. Hele geçmişin kalın izlerinin, yeni şekiller için izlenecek yegâne yol olduğunu iddia edenlerin hükümlerinin sabun köpükleri gibi uçuştuğunu gördüğümüz şu zamanda… Eski hal’in muhal olduğunu bilmediklerinden izmihlalin seline kapılmış kalemleri seyrettikçe, Bediüzzaman’ın kalemiyle zamanımıza hediye edilmiş Kur’ânî ölçülerden haberdar olmanın şükrünü edaya ne kadar ihtiyacımız olduğunu görüyoruz.

Bediüzzaman’ın ifadesiyle İslâm’ın nurunu söndürmek için ittifak halinde Birinci Cihan Harbinde Osmanlıya saldıranlar, Osmanlıya bedel elli – altmış İslâm ülkesinin ortaya çıkacağını hesap etmişlerdi… Düşmanlıklarını ittifaka götürenlerin, II.  Dünya Savaşıyla birlikte meşhur Avrupa ayrışmasına sebep olacaklarını anlayamamışlardı. Üzerinde güneşin batmadığı Büyük Britanya bir adacığa sıkışırken, I. dinsizlik cereyanına yakalanmış Rusya da bin senelik varlıklarını, değerlerini, insaniyet ve şerefini yitirecekti. Bugün için Washington, Londra, Paris ve Frankfurt gibi merkezlere tünemiş Troçkist baykuşlar, Rusya´yı dünyaya dünkü kimlikleriyle tanıtmaya devam ededursun… Rusya’nın dost ve düşmanlarını bir de “yeni Rus aydınlarına” sorsun yeni kuşaklarımız…

Bedîüzzaman’ın “Avrupa telakkisini” bilmeyenler, yakın tarih atlasındaki resimleri doğru düzemezler. Nato ve Pentagon’a musallat olmuş Troçkistlerin (veya neoconservatiflerin) bizdeki 12 Eylül´den itibaren Körfez ve Kuzey Irak’ta uygulamaya koyduklarını, ancak 11 Eylül felâketinden sonra anlayacaktık. Durup dururken masonların dümeninde oturduğu “Turuncu Devrimlere” NATO’nun verdiği desteği Amerika´daki demokratlar da ilk başta anlayamamışlardı. Ne zaman ki Rusya silleyi neocon tetikçisi Saakavişli´ye vurup Osetya’yı Tiflis’ten koparınca, kapanan idrakler azıcık açılmaya başlamıştı. Demokratları desteklediği izlenimini vermeye çalışan neoliberallerin Soros kumandasında Açık Toplum Enstitüsünce organize edilmiş milyonlarla Bratislava ve Tiflis’te W. George Bush’a selâm durduğu kareler, dikkatli demokratların gözünden hiç kaçmadı.

Bedîüzzaman Hazretleri “inkâr-ı ulûhiyet”i prensip edinmiş Troçkistlere “I. dinsizlik cereyanı”, “hürriyet ve sefahatle insanlığı ifsat eden” ve daha çok kapitale dayanan cereyana da “II. dinsizlik cereyanı’  diyecekti… II. Dünya Savaşından bu yana farklı karelerde görünmeye özen gösteren bu iki cereyanın, maalesef İslâmiyet ve insaniyet düşmanlığında ittifak halinde çalıştıklarına yüzlerce delil, belge ve misal verebiliriz.

Yeni Rusya aydınları kadar bu iki cereyana düşman, bilhassa bu cereyanlarda kapital ve zekâvetiyle vazife almış Yahudilere hasım ve bu cereyanlarca meydana getirilen sosyal hadiselere karşı çok az insan bulabiliriz. Şimdiki Rusya´yı yöneten kadrolar Troçki, Lenin ve Stalin gibi Rus düşmanı devrimcilerin mahiyetini tam anladıklarından olacak ki; Rusya’yı Yahudi sermayedarların, eşcinsellik başta olmak üzere fuhuşa teşvik eden “Femenlerin” ve dehalarıyla Rus ekonomisine ve politikasına katılmak isteyen meşhur danışman ve para sihirbazlarının Rusya´ya girişlerini adeta yasaklamışlar gibi. Baykuşların genellikle Londra’dan, ara ara Merkel gibi politikacılarla Almanya’dan, Rasmussen ve John Kerry gibi inanç ve ahlâk karşıtları aracılığıyla Brüksel, Washington ve Beyaz Saray’dan Rusya aleyhine ötmelerinin sebebini az da olsa anlamaya çalışabiliriz.

RUSYA’NIN İSLÂM POLİTİKASI

Bedîüzzaman’ın Ruslarla mücadelesi kadar muhaveresi de meşhurdur. Yalnızca yazılı belgelerde geçenler devletimizce tahlil edilseydi, dış siyasette bu kadar yalnız kalmazdık. Putin’in Kırım münasebetiyle DUMA’da yaptığı konuşma, komünizm adına Rus halkına yapılmış ihanetin trajik boyutlarını gösterdi. Düşmanlarının ne ABD ve ne de AB olmadığının altını çizdi. Rusya’nın dört bir yanında yükselen kubbe ve minarelerden haberdar olmamış olanlar; her sene belli aralıklarla toplanan “Müftüler Konferansına” iştirak edebilir. İslâm Konferansının daimî müşahit üyesi olan Rusya’nın Troçkist ve turuncu devrimcilerin organize ettikleri “Arap Baharı faciasına” ilk andan itibaren karşı çıkması da, yeni dönem Rus yönetiminin İslama ve Müslümanlara bakış açısını fazlasıyla ortaya koyuyor, kanaatindeyiz.

ELHASIL: Yeni Rusya’nın ayndınları; bin senelik tarih, kültür ve geleneklerini yerle bir edenlerin mahiyetini gayet iyi anlamışlar. Bedîüzzaman’ın haber verdiği gibi dönüp muharref bir din ile eski kültürlerini ihya yerine, daha çok İslâma yaklaşıyor ve Müslümanlarla ittifaklara gidiyor. Bunu bilmeyenler; elbette deccaliyet Avrupa’sının adesesinden hadiselere bakacaklar. Bu millet Kemalizmin mengenesinde kıvranırken, onu siyasal islamcıların eliyle yeniden hipnoz edenlerin, I. ve II. dinsizlik cereyanlarıyla birlikte çalışan Atatürkçüler olduklarını er veya geç öğrenecektir. Ama hasis  menfaatleri uğruna ırkçılar, siyasal islamcılar ve halkçılar istemeseler de, mevsim hipnozun etkisinin artık sona ermekte olduğunu gösteriyor gibi…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*