2007 de Abdülmecid Nursi

Sayısız konferans ve seminerler veren halkla iç içe olan ve aynı dünyada ve alemde yaşayan kişiyi elbette bay ve bayan arayacaktır, soracaktır, tenkid edecektir tebrik edecektir, internet aracılığı ile senin adresine sayısız mailler gönderecektir, her mail çok zamanlarını alacaktır.

Eğer arayanları dışlayacaksan o­nlara ilgi göstermeyeceksen,o zaman konferans ve seminer verme, makalelerde yazma, mynet ve hotmail , msn ve site adresleri hatta cep telefonlarını verme ve o zaman bir inzivaya çekil. Bunları yapmadığımıza göre, herkesle muhatap olmanın ,büyük hizmet olduğunun inancındayım ve hareketindeyim.Bunun için sayısız kişelerle, mektuplarla ve maillerle karşı karşıyayım..

Bunlardan bir tanesi geçtiğimiz yıl Ankara’da cereyan etti. Hacı Bayramı veli hazretlerinin karşısındaki çarşıda Barla kitap evi var. İşletmecisi benim kadim dostum kalbi temiz insan, muhterem Turan Çalışkan, oraya uğradığımda beni salmaz. Özellikle hanımlara muhatap eder, suallere cevap verdirtir. Orası karınca yuvası gibi kaynar, ayrıca adresime sayısız kişileri gönderir ve Mevlana dergâhını ve Abdülmecid Nursi hocamızın kabrini ziyaret ettiririm, izzet ikramda bulunuruz, tarihi birikimlerimizi aktarmaya çalışırız vs.vs..

İşte bunlardan bir tanesi Öğretmen Gülcan hanım efendi ile arkadaşı mühendis Nurgül hanım efendi. Bu iki bacımıza ağabeyimizin dükkanında kendimizin yıllar önce büyük bir gayret ve acı günler içerisinde kaleme aldığım ve Yeni Asya neşriyat mühürü ile neşrolan “Bediüzzamanın kardeşi Abdülmecid Nursi” başlıklı kitabını aynı dükkanda imzaladım ve kendilerine verdik. Aradan 4 ay geçti tekrar uğradığımda benim geleceğimi öğrenen bu kardeşlerimiz beni orada buldular ve bunlardan mühendis Nurgül bacımız dedi ki “Halil bey verdiğiniz kitaptan bir şey anlamadım.” Bende cevaben “sonuna kadar okudun mu? sonuna kadar oku o zaman beni ararsın ”demiştim..

Aradan bir hafta geçti bu iki bayan kardeşim müthiş bir heyecan içinde beni aradılar. Hayırdır nedir dedim cevaben o mühendis bayan hanım dedi ki (Ağabey dün gece imzalayıp verdiğiniz “Bediüzzamanın kardeşi Abdülmecid Nursi” kitabını bitirdim. Gece rüyamda Hz.Bediüzzamanı gördüm, titredim irkildim, Hz.Üstad bana işaret ederek kızım bana gel bize gel” diye hitap etti, acaba tokat mı yedik, kitaba ve size saygısızlık mı yaptık) dediler. Bende hayır sana müjdeler olsun. Hz. Bediüzzamanı rüyada görmek berekettir. Sen Risale-i Nur talebesi olacaksın Allah sana bereketler verecek, üzülme ağlama sıkılma.. Sonradan haber aldım ki, namaza başlayan bu kardeşimizin bir erkek çocuğu olmuş..

Makalemin “2007 de Abdülmecid Nursi” başlığını bu gelişme yazdırttı. Çünkü Risale-i Nurlar ve o­nunla alakalı eserler sırlar alemi, bunu yaşayan ve gören birisiyim. Bu eseri yazarkende ve sonraki yazdığım ve her sene-i devriyede yazdığım makalelerimde sırlar ve tevafuklarla dolu. Eğer ömrümüz vefa ederse inanıyorum bundan sonraki her yılda önüme bir tevafuk gelecektir.. Keşke bugüne kadar yazdığım makaleler ve yeni gelişmeleri üçüncü baskıda olsa ve neşrolsa.. Çünkü bu yıl gittiğim konferanslarda kitabın yayın evinde bittiğini söylemişler, sırlarla tevafuklarla dolu ve istenilen bir eser basılması lazımdır, değil mi?

Risale-i Nurlar ve bu eserler okundukça ve Hz. Bediüzzamın hayatı ve kardeşi Abdülmecid Nursi (Ünlükul) merhumların hayatları okundukça, kıyas yapma mantığı ve gerçeği çıkacaktır. Yani 1925 Türkiyesi ile 2007 Türkiye’si kıyaslanacaktır. 1946 Türkiyesinden 2007 Türkiyesine nerden nereye ve nasıl gelindiğimiz bilinecektir. Bir komple tefekkür ve mazi ile müstakbelin hesaplaşması, nurla zulmetin çarpışması, boşa kürek sallayanlarla, davasının kara sevdalısı cengaverlerin feryat ve zaferleri görülecektir.

11 Haziran 1967 de aramızdan ayrılan ve Konya üçler mezarlığına defnedilen Abdülmecid Nursi (Ünlükul) ağabey hayatta olsaydı bu makalemi okutturur ve çok kullandığı söz ile (Hazretim gene neler yazmışsın) derdi. Bende Ağabey, “Risale-i Nurlar ve sizler bizlere şevk verdiniz,” derdim ve şimdi yanık bir gönül ve büyük bir avazla sesleniyorum; Nerdesin Abdülmecid Ağabey nerdesin.. Ruhun şad olsun.

Benzer konuda makaleler:

2 Yorum

  1. üstadın mescidini gördüm dahatalabesi olmadığım için kendisini göremedim ancak mescidin içinden gür bir sesle ders anlatıyordu ders veren bir abime rüyamı anlattım rüyan mübarek bir rüya dedi Allah ın bir kerametiyle karşılaşacaksın dedi .hepinizden Allah razı olun.

  2. üstad hazretlerini iki defa ruyamda gördüm 🙂
    ilk ruyamda ikmaet ettiğim evin mutfagındayım ve oturuyorum. mutfak kapısı acık bi ışığın geçtiğini hissediyorum umursamıyorum ayaga kalkıp kapıyı kapatmaya gidiyorumki kapı kapanmıyor. daha sonra yerıme gecıp kapıyı ızlıyorum o sırada üstad hazretleri kapıya geliyor üzerinde siyah bir cüppe sarıgı ve boynunda bir puşi ile durup bana bakıyor sonra aglamaya başlıyor. 🙁 tüylerim diken diken oldu. nedir bunun hikmeti :/

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*