22. Mektub’u 22 defa okumak

İdraki zor ve kavranması güç olmayan, anlaşılması kolay bir konudan bahseder 22. Mektup. O Mektup anlaşılır ve net bir Mektup’tur; fakat hayata taşınması, yaşama aktarılması, içselleştirilerek hâle yansıtılması o denli zor bir mektuptur.

Mektub’un muhtevası kavî, manası vasi’, anlamı âlîdir; gel gör ki kör nefse kabul ettirilmesi, akla tasdik ettirilmesi kadar kolay değildir. Onu Medine’leştirmek, medeniyetleştirmek için iman yetkinliği, hicret aşkı, cihad şevki gerekir.

Mekke iman şehri, Medine cihad şehri; cihad şehrine de hicretle gidilir. Mekke iman çekirdeği ile hicreti hazırlar; hicret ise Allah adına masivayı terk ediştir. Ensar Muhacirin kardeşliği hicretten sonra gerçekleşir; iç dinamikler tamamdır; sıra dış dünya ile cihaddadır. Merdivenin basamakları teennî ve tertille çıkılmazsa, arıza olur; îsâr hasleti gerçekleşmez; gerçekleşmediğinde de Mekke fethedilmez veya geç gerçekleşir.

Risale okumaları da bu yol üzere devam etmez, adımlar sağlam ve yerinde atılmazsa; arızalar ve aksaklıklar çıkar; kardeşine tenkide yeltenir, kusur arar, tecessüsten medet umar, gıybete yeltenir… Makinanın çarkları arasındaki ahenk bozulur, küçücük kum taneleri koca fabrikayı çalıştırmaz; ümmet mahsulden mahrum kalır, ümmet mahzun olur, ümmet işgale uğrar. Ne hayatını, ne de hukukunu muhafaza eder.

Uhuvvet Risalesi’nin şehirlere yerleşmesi, medeniyetleşmesi, dünyayı Medine’leştirmesi; imanî bahisleri dem ve damarlara işleyinceye, hicret aşkını uyanıncaya kadar okumakla mümkün olur.

“Tevhidi imani, elbette tevhidi kulûbü ister. Vahdeti itikad dahi, vahdeti içtimâiyeyi iktiza eder”i nasıl anlamalı?

Eski Said’in Yeni Said’e geçişi bir nevî hicret. Manevi cihadı gerçekleştiren Risâleler bu hicretten sonra yazılması ve etrafına yarenlerinin toplanması düşündürücü değil mi? Lahikalar ise bir nevî medeniyetleşme; hakikatleri hayata taşıma ve akıtma yolu ve yöntemini gösteriyor. Veraseti Nebevî ve Caddei Kübrai Kur’âniye; muhabbet eksenli akıl ve kalp uhuvveti ile daha iyi anlaşılıyor.

Uhuvvet bahsi okunuyor da muhabbete ve uhuvvete yakışmayan davranışlara düşülüyorsa; kalpte imanî zaaf vardır, hicret aşkı sönüktür, cihad şevki gevşemiştir. Kardeşini tenkit ederken Irak işgal ediliyordur, Suriye’de kardeş kardeşi öldürüyordur. Ölü eti yemek, hele kardeşinin ölü etine yemek ne vahim bir şey?

Kalp Kâbe’si temizlenmeli ki, hicret yolu açılsın, cihad şarkısı bütün şehirlerde söylensin ve dünya Medine’leşsin, Kur’ân medeniyeti yeryüzüne hâkim olsun.

22. Mektub’u 22 kere değil belki bir defa, belki bin defa okumalı; akıl ve kalp uhuvvetiyle, fakat nefis aynasına bakarak ve kendine hitaben… Umulur ki çok arıza ve hastalıklarımız o zaman tedavi olur.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*