33’te 8, 34’te 18, 35’te 28. Lem’â

Yeni tanzim Lem’âlar’da, daha evvelden eksik olan kısımların hemen tamamı var. Üstelik, hangi bahsin nerede ve ne zaman telif edildiği de, en başta belirtiliyor.
Özetle, eski baskı nüshalarda sıralı makamında derc edilmeyen bazı bölümler, Osmanlıca nüshalar ve Fihrist Risâlesi nazara alınarak—Yeni Asya Neşriyat tarafından—yeniden tanzim edildi.

İşte, bu yeni tanzim Lem’âlar’ı dikkatlice tetkik edip bakınca görüyoruz ki, teliflerde harikulâde haller yaşanmış, hayret ve hayranlık uyandıran bir tevâfuklar zinciri hâsıl olmuş.
Bilhassa, Şâh–ı Geylânî (ra) ve Hz. İmam–ı Ali (kv) gibi zirve şahsiyetlere ait gaybî ihbarların ağırlıklı şekilde yer aldığı Sekiz, On Sekiz ve Yirmi Sekizinci Lem’âlar’da, bu meyanda şâyân–ı dikkat bir mazhariyet görünüyor.
İlâhî inayet ve mazhariyetle meydân–ı zuhûra çıkan bu kısımlardaki bazı tevâfukları şöylece sıralamak mümkün:

1) 8. Lem’â: Üstad Bediüzzaman, bu kısmın telif edilmesi hakkında “Esaretimin sekizinci senesinde ihtar edildi” diyor. (Bkz: Age, s. 73)
Buna göre, 8. Lem’ânın telif tarihi 1933 senesidir. Telif yeri ise, Barla.

2) 18. Lem’â: Bir öncekiyle konu müşterekliği olmakla beraber, tam tamına bir yıllık zaman farkı ve 10 bölümlük bir fâsıla ile yine Barla’da ihtar edilen bu Lem’ânın telif tarihi 1934.

3) 28. Lem’â: Bu Lem’ânın konusu da yine diğerleri ile müşterek: Esrâr–ı Kur’âniye’ye ait olan Nur Risâlelerinin makbuliyetine dair, büyük imamların gaybî ihbarları ve Kur’ân hizmetkârlarını teselli edici harikulâde işaret ve beşaretleri…
Diğerlerine nisbeten daha uzunca olan bu Lem’â ise, yine bir yıl sonra, yani 1935’te Eskişehir Hapsinde, fevkalâde sıkıcı ve sıkıntılı bir zamanda telif edilmiş.

4) Aynı mevsimde: Ne gariptir ki, paralel mevzulu bu her üç Lem’â da “Güz mevsimi”nde telif edilmiş.
Bu hususla alâkalı olarak, şunları beyan ediyor Üstad Bediüzzaman ve has talebesi Hafız Ali: “Üç Güz mevsiminde medâr–ı tesellî üç kerâmettir.”

* Birincisi: Gavs–ı Âzam Radıyallahu Anh, “Yâ müridî” tâbiriyle, on beş emâre–i kaviye ile;

* İkinci Güz’de, aynı mevsimde, Hazret–i Ali Radıyallahu Anh, “Yâ müdrike” tâbiriyle kuvvetli delillerle;

* Üçüncü Güz’de, “Feyâ hamile’l–ismi’l-lezî” (ilâ âhir) diye, yine Hazret–i Ali Radıyallâhü Anh, kerâmetkârâne Risâle–i Nur müellifine bakıp, Sekiz, On Sekiz, Yirmi Sekizinci Lem’âlar olan Risâlelerin kuvvetli ve i’câzlı telifleriyle havfa düşen ve tesellîye muhtaç olan Risâle–i Nur şâkirdlerinin altı–yedi defa “Lâ tehşâ/Korkma!” kelimeleriyle korkularını izâle edip teşcî etmeleri, Kur’ân hizmetkârlarına bir ikrâm–ı İlâhî olduğunu gösterir. (Age, s. 595–96; ayrıca bkz: Fihrist kısmı.)

5) Bedi mânâsı: 8. Lem’â “Kerâmet–i Gaysiye Risâlesi” ismini aldığı gibi, 18 ve 28. Lem’âdaki bahisler de, doğrudan doğruya Hz. İmâm–ı Ali’nin okuduğu Ercûze ile Celcelûtiye kasideleriyle bağlantılıdır.
Ercûze’de Üstad Bediüzzaman’dan bahisle “Kendini muhafaza et” denilmiş. (Age, s. 583)
Celcelûtiye ise, Süryanice “Bedî” mânâsında olup, kasidenin ilk yarısında on yedi defa “Nur” kelimesi tekrar ediliyor. (Age, s. 586)

Tevâfuk sırrı

Burada zikrettiğimiz bahislerde, tefâfuklar zinciri bâriz şekilde görünüyor.
Konuyu, tevâfukun kıymet ve ehemmiyetine dair Nur’dan bir vecize ile bağlayalım: “Tevafukat ise, ittifaka işarettir. İttifak ise, ittihada emâredir, vahdete alâmettir. Vahdet ise, tevhidi gösterir. Tevhid ise, Kur’ân’ın dört esasından en büyük esasıdır.” (Mektûbât; 28. Mektup, 8. Risâle olan 8. Mesele.)

SON NOT: Tevâfukla ilgili bu son iktibasın dipnotunda görünen 8 rakamındaki tevâfuk halkalarına da dikkat lütfen. İşte üç adet 8, yazının başlığında; üç 8 de yazının sonunda, emin olun gayr–ı ihtiyarî şekilde tevâfuk eyledi. Kendim de son anda fark etmiş bulundum. MLS

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*