47 yıllık bir İttihad ve Yeni Asya okuru: Fahri Cura

Önceki yaz Edincik programımızda yakından tanıma imkânı bulduğumuz ve geçen hafta rahmet-i Rahman’a kavuşan Fahri Cura, Risale-i Nur, İttihad ve Yeni Asya ile tanışmasını ve hizmet hatıralarını, kendisiyle yapılıp gazetemizde yayınlanan iki ayrı mülâkatta şöyle anlatmıştı:

1967’nin son aylarında Risale-i Nur’la tanıştım. O zaman İttihad alıyorduk. Sonra Yeni Asya çıkmaya başladı ve hemen abone olduk.  40 senedir hiç aksatmadan her gün gazeteyi abonelere dağıtmaya devam ediyorum. Merhum kardeşim Abdurrahman sağ olsaydı, söz hakkı onundu. Çünkü o çok tertipliydi ve gazeteyi biriktiriyordu. Diğer kardeşler de abone çalışması ve dağıtımı yapıyorlardı. İki oğlum da gazeteye abone.

Çalıştığım yıllarda işyerine iki gazete alıyordum. 10 kişi kadardık. Gazetede öyle fani olmuştum ki, arkadaşlara “Yeni Asya şöyle başlık atacak, yazarlar böyle cevap verecek” diyordum.

Yıl 1976. Zeytin sata sata Eflani Pazarına uğradık. Sergimizi açtık, 12 yaşlarında bir çocuk iki ya da üç defa sergimizin önünden geçti. Her seferinde selâm verdi, biz de canı gönülden selâmını aldık. Ve sonunda çocuğa dedim ki, “Burada Yeni Asya gazetesi satılıyor mu?” Çocuk da bize “Biz okuyoruz amca” dedi, geçti. Öğleye doğru beş-on kişi sergimizin başına geldi, “Hoş geldiniz” dediler, tanıştık. Gelenler arasında Sungur Ağabeyin oğlu da vardı. Sonra bana “Edincik’te bir abinin evi yanmış, durumu nasıl?” diye sordular. Ben de “İyi, şu anda Eflani’de zeytin satıyor, değirmeni dönüyor” dedim. “Sizin eviniz mi yanmıştı?” dediler. “Evet” dedim…

Gazetemiz hakkı, adaleti ve hürriyetleri savunarak, haksızlığa hiç taviz vermeden istikrar çizgisi içinde bizlere daima rehber olmuştur. Nice maddî ve manevî musibetler karşısında en güzel haberleşme, yardımlaşma ve tesanüd örneği olmuştur. Çünkü onun yayın politikasında Kur’an tefsiri olan Risale-i Nur’un tesiri vardır.
Son sözüm: Herkes için Yeni Asya’da okuyacak bir köşe var. Herkes Yeni Asya okusun. (22.5.09)
***
Biz hanımla 40-43 seneden beri Risale-i Nur’u tanıyoruz. Dershanenin anahtarı bizde, temizliğini yapıyoruz, çayın altını yakıyoruz, ışığı yakıyoruz, kışın da sobayı yakıyoruz… Bizim hizmetimiz de bu şekilde. 20 sene boyunca her akşam aralıksız dershane açıldı. Her akşam yatsı namazını kılıp ders yaptığımız arkadaşlarla, tam bir okuma programı uyguladık. Bazen iki kişi yaptık dersi, bazen beş kişi olduk. Bu şekilde sürdü.

28 Şubat’ta Ali kardeşi (Karakaş) karakoldan çağırıp “Durdurun dersi” dediler. “Hayır, durdurmayız” dedik. ”Basarız” dediler. ”Tamam, basın, siz de gelin derse” dedik. Gece başçavuş geldi. Kapı numaramızı, benim ismimi aldı. Ders yapılan evleri sordu, krokisiyle beraber fişledi.

Etrafta ayrılmalar, dağılmalar, bölünmeler olurken Edincik’te ve Bandırma’da böyle bir olay olmadı. Hep Yeni Asya olarak kaldık. ”Edincik numune-i imtisal ve rehber oldu bize” dediler.
(Büşra Yalçın’ın mülâkatı, 27.7.11)
***
Böyle bir hizmet, ihlas ve sebat kahramanını uğurladık. Ebedî saadet yurdunda buluşmak dileğiyle.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*