Acele edip kışta gelen kim?

Bilindiği üzere bazı eşyalar üç boyutludur.

Tek boyuttan bakan kişi o eşyanın bütününe vâkıf olamaz. Öyle bir noktadan o eşyaya nazar edilmelidir ki, üç boyutu da görülebilsin. Onun için insanın eşyaya mülâki olduğu konum çok önemlidir. Hatta bazen üç boyutlu resimler vardır ki, o resimlere sıradan bakmakla görmek istediğin hakîkî resmi göremezsin. Sadece görmek istediğini zan kabilinden tasavvur edersin. Halbuki o üç boyutlu resmin içine gizlenmiş hakîkî bir resim vardır ki, onu görmek için epey çalışman ve gayret etmen gerekir. Hatta üç boyutlu resme yoğunlaşman ve dikkatle nazar etmen elzemdir. Yoksa görmek istediğini görmen mümkün değildir ve hayalî bir Ziyaeddin görme vartasına düşebilirsin.

Ahirzamanda gelecek şahıslar da sırr-ı imtihan ve hikmet-i ibham perdesiyle mübhem ve üç boyutlu resim gibidir. Herkes onları göremez ve tanıyamaz. “Belki nur-u imânın dikkatiyle o eşhas-ı ahirzaman tanınabilir.”1 Yani müdakkikâne meseleye yaklaşılmalı, sırr-ı ihlâs ile kapıların açılacağı bilinmelidir. Özellikle şahs-ı mânevînin duâsı, himmeti ve gayreti atlanmamalıdır.

Risâle-i Nur Külliyatı da aynen üç boyutlu resim gibidir. Ahirzaman eşhasları Risâle-i Nur satırları arasında müteferrik yerlere birçok hikmete binaen gizlenmiştir. Meselâ Hz. Mehdî’nin âşikâre aynı isim ve ünvan ile ortaya çıkması üç vazifeyi (iman-hayat-şeriat) birden hatıra getirir. Bu vaziyet siyâset mânâsını da ihsas ettiğinden ehl-i dünyayı ve ehl-i siyâseti telâşa verir hatta hücumlarına vesile olur. Böylece “Ehl-i siyaset evhama ve bir kısım hocalar itiraza başlar.”2 Hâlbuki Risâle-i Nur’un hakîkî ihlâs sırrıyla hiçbir şeye, hatta mânevî ve uhrevî makamata dahi alet olmaması hakîkati Mehdilik iddiası ve aleniyât ile ortaya çıkmasına manidir.

Özellikle Peygamberimiz’in (asm) hadislerinden anlaşıldığı üzere Mehdî 35-40 yaşlarında vazifeye başlayacağı, kendisi 40 yaşında çıktığında halkın onu tanımayacağını ve zamanla anlaşılacağını biliyoruz. Dolayısıyla Hz. Mehdî, mehdî olduğunu iddia etmeyecektir. Bu iddia edilmemek ile ilgili hadisler de şunlardır. “Sen Hz. Mehdî’sin dediklerinde, O kabul etmeyecek.”3 “Kendisine “senin ismin budur, babanın ismi şudur, alâmetler sende mevcuttur diyecekler, ancak o yine kabul etmeyecek…”4 “İnsanlar nihayet Hz. Mehdi’ye gelirler ve kendisi istemediği halde ona biad ederler.”5

Görüldüğü üzere Hz. Mehdî, mehdilik iddiası ile ortaya çıkmaz ve bu tür iddiaları red eder. Elbette ki bunun birçok hikmeti vardır. Çünkü sırr-ı ihlâs maddî ve mânevî bütün makamları red etmeyi zarûrî kılar. Bediüzzaman Hazretleri’nin de yaptığı budur. Barla Lâhikası’nda “Hatta Üstadın kendisi de bir zaman böyle bir zatın geleceğine muntazır imiş.”6 cümlesi baştan Bediüzzaman Hazretleri’nin de böyle bir zatın geleceğine muntazır olduğunu gösteriyor. Risâle-i Nur’da “Sonra gelecek o zat” gibi ifadeleri ve “Çok zaman evvel bir ehl-i velâyetten işittim ki: O zat, eski velîlerin gaybî işaretlerinden istihraç etmiş ve kanâati gelmiş ki, ‘Şark tarafından bir nur zuhur edecek, bid’alar zulümâtını dağıtacak.’ Ben böyle bir nurun zuhuruna çok intizar ettim ve ediyorum. Fakat çiçekler baharda gelir. Öyle kudsî çiçeklere zemin hazır etmek lâzım gelir. Ve anladık ki, bu hizmetimizle o nuranî zatlara zemin ihzar ediyoruz.”7 ifadelerinin de bu bağlamda okunması icab eder.

Sual: Bazı adam, dediğiniz gibi demiyor. Belki, “Mehdî gelmek lâzımdır?” der. Zira; dünya şeyhuhet (ihtiyarlık) itibariyle müşevveşedir; İslâmiyet ağrazın teneffüsü ile mütezelziledir.

Cevap: Eğer Mehdî acele edip gelse, baş göz üstüne, hemen gelmeli. Zira, güzel bir zemin müheyya ve mümehhet (hazır) oldu; zannettiğiniz gibi çirkin değildir. Güzel çiçekler, baharda vücutpezir olur. Rahmet-i İlâhî şe’nindendir ki, şu milletin sefaleti nihayetpezir olsun.”8 Buna mukabil Münâzarât veya Emirdağ Lâhikası’nda Bediüzzaman Hazretleri “Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim. Siz inşâallah Cennet-âsâ bir baharda gelirsiniz.”9 diyor. “Mehdî acele edip gelse, baş göz üstüne, hemen gelmeli.” cümlesinin mütemmimi “Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim. Siz inşâallah Cennet-âsâ bir baharda gelirsiniz.” değil mi? Bediüzzaman Hazretleri daha ne desin? Bu iki parçayı göremeyen ve gördüğü halde birleştiremeyenlere ne denebilir ki?

Ayrıca Barla Lâhikası’nda Kuleönü’nde Sofuoğlu Nur Talebesi Mustafa Hulûsî (rh) son noktayı koyuyor: “Ey küre-i arzda bulunan gençler, hocalar ve halifeler! Bin senedir insanların aradığı Mehdî Hazretleri’nin pişdarı ve müjdecisi, Üstadımın neşrettiği Risâle-i Nur’dur.”10 Devam eden mektubun son paragrafında Mustafa Hulûsî (rh) Ağabey şu sırlı izahları ifade ediyor. “Ey hocalar ve ehl-i kalb! Soracağınız suallerin cevaplarını Risâle-i Nur’da bulabilirsiniz. Ehl-i keşif ve kalbden birisi, benim gibi âciz bir insandan Mehdî’yi soruyor: “Ne vakit gelecek?” Daha Mehdî’yi anlayamamış!”11

Evet, “Asırlardan beri beklenilen ve muntazır kalınan zat, Risâle-i Nur imiş.”12 ifadesi ile Âyetü’l Kübra’daki Seyyah-ı Âlem’in Müceddid-i elf-i sâni İmam-ı Rabbanî Ahmed-i Farukî’nin “Eski zamanda, büyük zatlar demişler ki, ‘Mütekellimînden ve ilm-i kelâm ulemasından birisi gelecek, bütün hakaik-ı imaniye ve İslâmiyeyi delâil-i akliye ile kemal-i vuzuhla ispat edecek.’ Ben istiyorum ki, ben o olsam, belki (Haşiye) o adamım.”13 ifadesini Bediüzzaman Hazretleri ilgili haşiye ile beklenen zatın Risâle-i Nur olduğunu açıkça ifade etmiştir.

Haşiye: Zaman ispat etti ki, o adam, adam değil, Risâle-i Nur’dur. Belki, ehl-i keşif, Risâle-i Nur’u ehemmiyetsiz olan tercümanı ve naşiri sûretinde keşiflerinde müşahede etmişler, “bir adam” demişler.14

Dipnotlar:
1- Sözler, 2013, s. 551.
2- Sikke-i Tasdik-i Gaybî, 2013, s. 19.
3- El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, Beklenen Hz. Mehdi’nin Alâmetleri, s. 40.
4- Age, s. 40.
5- Age, s. 41.
6- Barla Lâhikası, 2013, s. 239.
7- Mektubat, 2013, s. 628.
8- Eski Said Dönemi Eserleri (Münâzarât), 2013, s. 228.
9- Emirdağ Lâhikası-II, 2013, s. 668.
10- Barla Lâhikası, 2013, s. 242.
11- Barla Lâhikası, 2013, s. 243.
12- Barla Lâhikası, 2013, s. 239.
13- Şuâlar, 2013, s. 274.
14- Şuâlar, 2013, s. 275.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*