Adalet-i Mahza

Biz yetişkinlerin hep dile getirdiği bir sözdür; “çocuklarımıza mutlu bir gelecek hazırlamak.” Oysa kısır çekişmeler, menfaat çatışmaları, asırlardır harika cihazlar ve semayı delercesine yükselen gökdelenler dışında konuşarak meselelerini çözebilecek kadar bile medenileşemeyen vahşi yapımız ile dünyanın hem bu gününü hem de geleceğini karartıyoruz.

Bu anlamsız kavgaların hiç birinden haberi olmayan, menfaatin bile ne olduğunu henüz bilmeyen masum yavrular devletler ve milletlerin tepişmesinden en çok yara alan kesim oluyor. Masum yavruların endişe ve korku dolu gözleri ve bu halin ulu orta sadece siyasî kaygılarla yapılan yayın ve tartışmalardan ruhen yaralanan dünya çocukları ve onların büyüklerine karşı güvenlerini yitirdikleri bir dünya… Bu dünyanın geleceğe yatırımı sevgi dolu ve barış içinde yaşayan bir küre olamaz. Çocuklarına hep kavgayı güvensizliği ve menfaat çatışmalarını aşılayan bir insanlığın geleceği ölmemek için öldürecek potansiyel canavarlar olacaktır. Bu bütün dünya insanlığını ve tüm çocukların geleceğini karartan insan hakkı ihlâli olarak ele alınmalıdır. Küreselleşme ve bir köy şeklinde bütünleşen dünyada her itişip kakışma bütün dünya insanlarının huzurunu kaçırıyor ve bu anlamsız çekişmelerin malzemesi haline getirilen masum yavruların aldığı her yara tüm dünya çocuklarının sevgi dolu ve sevgiye aç olan masum yüreklerini kanatıyor. Fıtratın değişmez kuralı ise ancak sevgiyle beslenen ruhlarda ve sevgiyle sulanan zeminlerde sevgi meyvelerinin açabileceği. Gerçek medeniler gibi ikna ile ve insanlar gibi konuşarak anlaşmayı öğrenemediğimiz sürece engin uzay boşluğunda aldığı emirlere hakkıyla riayet eden ve sükûnet içinde yoluna giden mavi ve sevimli küremiz hep savaşların, kavgaların zemini ve parçalanmış yüreklerin enkaz alanı olmaya devam edecektir.

Olayların gözler önüne serdiği diğer bir manzara da asırlardır insanlığın temel problemi olan adalet-i izafiyenin ruhları ne kadar yaraladığı ve gözleri ne kadar kararttığı oldu. Hep temelde olması gereken ve her insanın sosyal hayat içindeki teminatı olan hak ve adalet farklı beklentiler ve hesaplarla yaralanmaktadır. Bir gemide doksan dokuz cani ve bir masum bulunsa o gemi tek masumun hatırı için batırılamaz şeklindeki Kur’ânî düstur ihlâl edildiği için her bir masumun hakkı Mahkeme-i Kübra’da alınacaktır. Dünyada yaşayan her bir ferdin hakkı bütün insanlığın hakkı gibi önemsenmedikçe ve ihlâlinden doğan sorumluluğun aynı ölçüde önemli olduğu dikkate alınmadıkça barış ve huzur dolu bir dünyada yaşamak mümkün olmayacaktır.

Dünyanın mutluluğu ve refah içerisinde yaşaması tek tek insanların mutluluğu ve varlık anlayışıyla yakından ilgilidir. Bunun en ideal yolu neyse varlığı bir zemin ve insanı da o zeminde imtihana muhatap bir fert olarak yaratan Âlemlerin Rabbi tarafından ortaya konabilir. Kur’ân şeklinde de ortaya konmuştur. Barış içerisinde bir dünyada mutlu insanların reçetesi Kur’ândadır ve onun harfi bakışın uzantısında sunduğu bir reçete olan adalet-i mahzanın sosyal hayata hakim olmasındadır. Çocuklarımıza mutlu bir gelecek hazırlamak, onların ışıl ışıl gözlerinden masum yüreklerine yansıyan ışığı karartmamak için bütün insanlık olarak Alemlerin Rabbi’nin sunduğu reçeteyi uygulamalı ve varlığın bizzat kendisi şeklinde âlemimize ulaşan sesine kulak vermeliyiz. Aksi halde son günlerde televizyon ekranlarından hiç eksik olmayan kan revan içinde bedenler ve korku dolu masum gözler ve ne olduğunu anlamaya çalışan endişe dolu bakışlar ekranlarımızdan ve alemimizden hiç eksik olmayacak. Hem masum yürekler yaralanacak hem de yavrularına karşı sorumluluğunu yerine getirememiş bir dünya topluluğu bunun ezikliğini topyekûn yaşamaya devam edecek. Belki de işin en dehşet verici yanı uhrevî âlemde, Mahkeme-i Kübra’da kul hakkından dolayı hesaba çekilecek olmamız. Artık bütün problemleri topyekün insanlık olarak ele almamızın ve varlığın bize sunduğu fıtrî reçeteleri semavî yorumlar içinde anlayıp uygulamaya geçirmemizin ve bütün bunlar için titreyerek kendimize gelmemizin vakti geldi. Yoksa milyonlarca masum yavrunun yakasına yapıştığı bir dünya insanlar topluluğu olarak Adil-i Mutlak ve Hakim-i Zülcelâl önünde çetin bir hesap vereceğiz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*