Adalet olmadan eğitim olmaz

Adalet İslam toplumunun ve bütün toplumların en temel dinamiğidir. Her alanla birebir ilişkisi vardır.

Adil yönetim, adil paylaşım, adil yaklaşım gibi… Adaletin temeli eğitimdir. Eğitim olmadan adalet olmaz. Eğitim, toplumu ayakta tutan bütün temel meselelerin hayata geçirilmesi olarak düşünüldüğünde Eğitim olmadan adalet, adalet olmadan toplumda huzur olmaz. Çünkü eğitimle cehalet giderilir. Ferd kimlik ve kişilik sahibi olduğunu öğrenir bu da onu karakter sahibi yapar. Eğitimli kişi hukukunu muhafaza eder. Bediüzzaman’ın ifadesiyle:

“Bir millet cehaletle hukukunu bilmezse ehl-i hamiyeti dahi müstebit eder”1

Toplumun kendi rüşdünü ispat etmesi buna bağlıdır. Körü körüne taklit cehaletin katmerleşmiş şeklidir. Hak istemezsek, hak bekleyemeyiz. Aranmayan hak, hukuk, adalet idareyi de sarsar.

Bediüzzaman:

“Demek iman ne kadar mükemmel olursa, o derece hürriyet parlar. İşte Asr-ı Saadet.”2,

demekle iman hürriyet ilişkisini en güzel şekilde ifade etmiştir. İslam toplumları bugün bu savrulmayı yaşıyor.

Müstebid idarecilerin dayandığı bataklık cehaletten besleniyor. Cehaletin kategorileri vardır: Cehalet, zır cehalet, zırzır cehalet, hınzır cehalet… Toplumdaki fertler din namına, dindara kin güdüyorsa, husumet üretiyorsa, kavga ve şiddet tavsiye ediyorsa, bu durum dinden değil, cehalet ve husumetten kaynaklanıyordur. Çünkü dindar olan kindar olmaz. Dindar olan hırsızlık yapmaz. Çalmaz çırpmaz, ihaleye fesat karıştırmaz. Çünkü İslamî hayat iki dudak iki çenedir. Dudaktan doğru söz, çeneden helal lokma geçmelidir. Dini hayatın şekillendiği yerde hakka riyaset emniyet ve asayiş vardır. Bugün dünya üzerinde öldürülen Müslümanların çoğunun katili yine Müslümandır. Bütün İslam ülkeleri bu süreci yaşıyor. Bu durumun çeşitli sebepleri vardır. Ama en çarpıcı sebebi cehaletin pençesinde zorba idarecilerin varlığıdır.

Hiçbir İslam ülkesinde adil hak ve hürriyetlere dayanan demokratik bir sistem yoktur. Hz. Ömer (r.a.) “Adalet mülkün temelidir” buyurmuyor mu? Meşveret ve adalet birbirini besleyen sosyal gerçeklerdir. Bu durum İslami cemaatlerde de böyle, şahısçılık hakim. İman amelsiz yahut amel imansız bir işe yaramaz. Bina temelsiz olmaz. Uygulamalardaki aksaklıklar gösteriyor ki biz imanı gerçek olarak idrak edememişiz. Halk arasında boşuna denmemiş: “Yarım doktor candan, yarı hoca imandan eder” Kur’ân-ı Kerim’de iman ve amel ilişkisi pek çok ayette vurgulanmıştır. İman, bir ampul ise amel-i salih onun ışığında, iman bir çeşme ise amel-i salih onun suyunda, iman bir ağaç ise amel-i salih onun meyvesinde.

Demek ki iman amelsiz, amel ihlassız, ihlas tesanüdsüz, tesanüd ittihadsız olmaz. Bugün hapishanelerde 200 binden fazla insan, masum ve mahkumlar kan ağlıyor. Bir buçuk sene içerde tutulup neyle suçlandığını bilmeyen insanların binlercesi işinden edilmiş. Bebekler hapishanelerde büyüyor. Bu durum vicdanları kanatıyor. Hak, hukuk, adaletin takip ettiği seyri gösteriyor. Kaliteli, sağlam, ontolojik ve vicdan eğitimin olduğu bir ülkede böyle savrulmalar yaşanmaz.

Hanefi Örnek

Dipnotlar:
1- Münazarat.,
2- a.g.e.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*