Adana okuma programı

Adana’da geçtiğimiz hafta okulların tatil olmasıyla birlikte lise- üniversite okuma programımız başladı.

Çok şevkli geçen programda unutulmayacak anlar yaşadık, meleklere de kaydettirdik zira Cennette karşılıklı tahtlarda oturup onları izlemeyi heyecanla bekliyoruz (inşaallah)

Bu asrın cazibedar lehviyatı içinde bulunan biz gençlerin bir sığınağı olan bu programlar, büyük değişimlerin de başlangıcı oluyor. Özellikle ablalarımızın bizimle ilgilenmeleri, satır aralarında verilen tavsiyeler, bu dehşetli asırdan mahfuz kalmanın çareleri… Hepsi nakış nakış zihnimize işlendi, lokma lokma yutuldu, yavaş yavaş sindirildi. Kâh oldu canımız sıkıldı, oyun bulduk kendimize; kâh oldu az okuduk dedik, yeter bu uyku bize.

DUÂ KARDEŞLİĞİ

Sonra duâ ettik birbirimize. Mü’minin mü’mine karşı en büyük yardımı duâ iledir demiyor mu Üstadımız. Biz de ‘Sadakte Üstadım!’ diyerek duâ çekilişi yaptık. Herkesin ismi kâğıtlara yazıldı, birer tane çekildi. Kim kime çıktıysa her namazda duâ edildi. Hem umumen, hem de duâ kardeşine ismen duâ edildi. İsmen duâ etmeyi vurguluyor Üstad Hazretleri.

Birgün duâ listesinin hikmetini soran küçük talebesine Üstad:

. Nasıl ki bir yere mektup attığında, zarfın üzerine adresi yazarsan, gideceği yere doğru gider ve istenilen yere çabuk ulaşır. Aynı şekilde, duâ edeceğin kimseyi de ismiyle anarsan aynı şekilde Cenâb-ı Hakk’ın dergâhına öyle ulaşır. Hem gıyâbî yapılan duâ daha makbuldür. Çünkü ben senin ağzınla günah işlemedim, sen de benim ağzımla işlemedin. Cenâb-ı Allah (cc) bir mü’minin diğer mü’min kardeşi için yaptığı duâyı kabul eder. Duâ bir iksirdir, toprağı gümüş yapar, gümüşü de altın yapar.” diye cevap vererek ismen duânın ehemmiyetinden bahsetmiş.

HERKES İSTİDADI NİSBETİNDE

Herkes istidadı nisbetinde bu programa koşturdu. Kimi geldi ihtiyacınız var mı diye sordu, alış verişimizi yaptı gitti. Kimi geldi ekmeğiniz var mı dedi, aldı getirdi. Kimi geldi çayın yanına neyiniz var dedi dolabımızı doldurdu gitti. Kimi ablalarımız da yanımızdan hiç ayrılmadan bize yemek yaptı, bizimle konuştu, derslerimize katıldı. Neşriyat saatinde gazete dergi okundu, tesbihatın ardından hemen kavramlar sunuldu, enenin sırtına semer vuruldu, deccalin hileleri ortaya döküldü. Kaderin iplikleri örüldü, uhuvvetin temel taşlarına harç konuldu.

NUR’UN FEDAKÂR ABLALARI

Yeni evli ablalarımızdan tutun, çoluğu çocuğu olanlara kadar hepsi seferber oldu. Vakıf abla koşturdu durdu. Türlü fedakârlıklarla bizlere örnek olarak aklımızda soru işaretleri bıraktılar; bütün bu uğraşlar niye? Ne menfaati var bu insanların? Yok, yokmuş. Mesele menfaat değilmiş. Mesele; kâinattaki herşeyden daha önemli olan imanımızı kurtarmak, bu asrın fitnelerinden bizi korumak, Nûra talebe yapmakmış. Onu da Zübeyir Ağabey’den ders almışlar: “Karanlık zindanlara atarlarsa, ışık; paslı vicdanları görürsen, ümit; imansız kalplere rastlarsan, Nur vereceksin… Etrafına ilimden, irfandan, faziletten, ahlâktan, kaleler dikeceksin, kaleler, fedailer ister. Nasıl olsa sen de içinde fedai olacaksın..” Rabbim bu fedakâr abla ve ağabeylerimizden râzı olsun hizmetlerini kabul etsin, bizlere de onlar gibi olmayı nasib etsin, Âmin..

ÇAY SEVGİSİ

Okuma Programı deyince ana maddesini çayın oluşturduğunu tahmin etmişsinizdir her halde. Çok mübarek bir çay sevgimiz var biz Nurcuların. Nasıl mı?

Vakıf abla alt demliktir. Âlemi hep Nurlarla doludur. Kaynar durur mübarek..

Talebe kardeşler üst demliktir. Vakıf abla kaynadıkça onlar olgunlaşırlar..

Lise talebeleri bardaktır. Biraz Vakıf abla, biraz talebeler doldurur.

İlköğretim talebeleri de şekerdir. Dersanenin tadıdır..

Ev sahibi ve alt komşu kaşık gibidir mübarekler. Arada bir gelir ‘yok efendim çok talebe girip çıkıyor, yok efendim ses geliyor’. Karıştırır giderler.

Cemaatten ablalar da çay tabağı gibidir. Hepsine destek olur, dökülenleri toplarlar.

Böyle mübarek bir çay sevgimiz var işte…

Şeyda Sultan Zengin

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*