Adres belli

Çok uzaklarda dediğimiz ve zamanını bilmediğimiz ölüm her an yanımızda, genç-ihtiyar demeden, hasta-sağ ayırmadan sarmalar seni bir gonca gül gibi.

Merhum Yunus Emre’nin “Tuba” ağacının mısralarında olan, Hz. Bediüzzaman’ın ifadesiyle “70 küsur esmânın tecellisiyle insan kâinatın bir nakş-ı azamı” sırrına mazhar ve “Başörtülü bir resim öğretmeni olarak beni Ankara’da sınıfa almıyorlar, çıkarırsam aldığım para benim vicdanı mı sızlatır” diyen ve akabinde istifasını veren, bir iman abidesi Tuba Demirel amansız bir hastalığın neticesinde genç yaşta “manevî şehid” makamında vuslata kavuşup Hakk’a yürüdü.

Hastalanır evinde ve hastanede tek yavrusu Zeynep kızımıza ve babaları, Antakya’nın bahadır evlâdı, birkaç dönemin milletvekili Nureddin Tokdemir Beye ve aile efradına, imandan sudur eden harika bir söz söyler: “Merak etmeyin, üzülmeyin, gideceğimiz adres belli.” Bu muhteşem tesbit ve ifadeyi makalemin ser levhası yaptım. Ahirete imanın ruh ikliminde geniş manada tezahürü ve ma’kesidir.

Bu söz beni Hz. Mevlânâ’ya götürdü. Ankara’daki taziye evinde de, birlikte gittiğimiz aziz kardeşlerimle ifade ettim. Hz. Mevlânâ 1273 yılının Aralık ayının Hakk’a vuslat ettiği 17. gününde çevresindekilere der: “Pilav yapın, helva dağıtın, benim bugün sevgiliye kavuşma günümdür, ‘şeb-i arus’umdur, ağlayıp sızlanmayın helva dağıtın” der ve Hz. Azrail’i (as) görür, ona hoşamedi manasında son Farisî beytini söyler ve aramızdan ayrılır gider koca sultan…

Son nefesler ve son dönemlerle ilgili çok hatıralarım var, perdelerin bazı zevata kalktığı zamanlardır. Herkes buna mazhar olamaz, olanlar da çoktur. 35 yaşlarında Tuba kızımız, evlâdımız bu mananın içinde son günlerini geçirmiştir, ifadeler şehadetler bunu göstermiştir. Bu itibarla şefkatin gözyaşları dinmez, fakat aile efradının bu manalar içinde sevinç gözyaşları dökmelerinin yanındayım ve onları tebrik ediyorum.

Merhum Avukatımız Bekir Berk Ağabeyimiz İstanbul Cerrahpaşa Hastanesinde ağır bir hastalık neticesinde yatarken yine merhum Prof. Dr. Ayhan Songar bir ziyaretinden sonra makalesindeki yazıda diyor ki: “Bekir Beye dedim: ‘İyi ol, dön aramıza artık Bekir Bey.’ Bekir Bey de bana dönerek dedi ki: ‘Doktorum, o taraftan da çağırıyorlar, siz de beni burada salmıyorsunuz, duâ ediniz kadere boyun eğmişiz’ ve Bekir Bey Hakk’a yürüdü.” Tuba kızımızda da bu manayı tahattur ettim. Bu cihetle de teselli bulmak lâzımdır.

7 milyarlık büyük dünya ailesinde, Dünya Sağlık Örgütü’nün tesbitlerinde; günde 400 bin çocuk doğuyor, gözlerini açıyor ve yılda 56 milyon kişi ölüyor, vefat ediyor. Çizgi, kaderin tecellisi ve hükm-ü İlâhî budur. Teselli ve hakikat babında Hz. Peygamber Efendimiz (asm) “Kadere inanan kederden kurtulur” buyurmaktadır. Hz. Bediüzzaman sabır âyetinin ışığında sabrı üçe ayırır: “Masiyette, musîbette ve taatte sabır” tesbitlerinde ve misallerinde bulunur. Bizlerin bu sabırlardan başka gidecek mecrası yoktur.

Camiamızdan Hakk’a yürüyen genç ve ihtiyar bütün kardeşlerimize, ailelerine ve hassaten Tokdemir ve Demirel ailelerine taziyetlerimi sunuyorum. Taziyedeki büyük ilgi ve alâkadarlık, hem Tuba’nın ruhunu şad edecek, hem de hayatta olanlara yeni bir kaynaşmanın mukaddemesini teşkil edeceğini müşahede ettim. Bu cihetlerle de, Fatihaların gölgesi altında tebrik ediyorum.

Yine aramızdan ayrılan, büyük bir Peygamber (asm) aşığı ağabeyimiz, Ali Ulvi Kurucu Beyin bir şiiri ile “Adres Belli” makalemi bir manevî huzur ve duâlar eşliğinde noktalıyorum.           

“Dön Rabbine ey ruhu revan dendiği anda,
Her ânı saadet dolu Gufrana gönül ver.”
(Ali Ulvi Kurucu)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*