Afakî konular ve dünyanın cazibesine dikkat!

“Risale okumalarımız” azalmamalı! Sokak, medya, zındıka üçgeninde “üflenenlerin” tesirinden uzak durmanın yolu dâvâya ve neşriyatımıza sarılıp sahip çıkmaktır.
Helâket, felâket asrının sarmalındayız. Hakikatlerin ters yüz edildiği, gerçeklerden uzak bir iklim ve boşluktayız. Gerçeklere karşı, sahte yönlendirilmelerin revaç bulduğu, anlaşılması zor biz zamandayız.

Fesat odaklarının planladığı, yönlendirme maksatlı kırılgan, günübirlik proje ve dehşetli oyunlar, hileli tuzakların merkezindeyiz. Bütün bunlar inananlar için kurgulanıyor. Dünyadaki elli yedi İslâm ülkesi üzerinde oynanan dessas oyunlar.

Akıl tutulmasını netice veren oyunlar. Kitleleri “Taraf” etmek için yapılan bunca çaba ve gayretin hepsinin bir tek amacı var: Saf zihinleri idlal, akılları ifsat, vicdanları bozmak!

“Propaganda” denen fesat maşası. “Reklâm” denen ifsat aleti, “tebliği” gibi ilâhî bir aracı Müslüman kitlenin elinden alıp kendi çekim sahasına bizleri çekti ve bunu da devam ettirmek istiyor.

Bu fesat ve fitne cazibesinin kapsam alanı ve odak noktası hep “Müslüman kitle” oldu. Masumların pak, sade, saf zihinlerini bozabilecek bütün teknolojik imkânlar kullanıldı, kullanılmaya devam ediliyor. Modernite adı altında İnançlı kesimin giyiminden, yiyeceğine kadar günlük hayattaki her şeyine müdahale eden bu defolu ve sapık zihniyet maalesef zaman ve zeminin tesiriyle kendine yakın “konu mankenlerini de” bulmada pek fazla zorlanmadı.

Bu durumda kudsî değerlerin ölçüsü bizzat inananlar alet edilerek kandırıldı ve bu fesat hareketi hâlâ bütün şiddetiyle devam ediyor.

Dâvâ adamlığı yerine “piyasa mankeni” olma vetiresi devam ettiriliyor. “Şeklen” bir Müslüman ve dâvâ adamı profili piyasada sürüme konma çabası bütün ağırlığıyla devam ettiriliyor.

Adı konmayan gizli Dosyalarla” çok net olarak ortaya konulan uzaktan yönlendirme: “kitleleri harekete geçirme, tahrip, isyan çıkarma” fesat plânlarının ağındayız. Çok şükür ki, bu gibi oyunları her zaman ilkönce seslendiren ve ortaya çıkaran ve zamanında deşifre edip bozan bir Yeni Asya patenti ve istikamet meşalesinin içinde olan bir kitleyiz!

Geçmişte olduğu gibi, şimdi de karanlık zihniyete karşı durmak ve savrulmamak istiyorsak Külliyatın tamamına odaklanıp fert ve camia olarak, sadece ve sadece mukaddes İslâm dâvâsının anlaşılması adına hizmetlerimizi yapmamız lâzım. Biz bundan uzak kalırsak zındıka güçleri bize başka şeyler “okuturlar!” Kafaların karışmaması, şahsî temayülleri öne çıkarmamak, prensipli yaşamayı devam ettirmek, topluma paratonerlik ve rehberlik yapabilmek ve her türlü fesadın önlenmesi lâzım.

Kirli oyunları kasten devam ettirilen ve toplumu ve özellikle cemaatleri “kutuplaştırıp” fasit bir daireye hapsettirmeye çalışan plâna dikkat! Masum ve makul bir görüntüyle şeytan sağdan yaklaşmaya çalışıyor. Nur Talebesi basiretli ve ferasetlidir. Fikirlerini Risale-i Nurlar’ın prensiplerinden ve Üstadının tatbikatından çıkarır ve uygulamaya çalışır. Düsturlar uygunsa ne âlâ. Dehşetli oyun ve tuzaklara karşı Üstadın koyduğu çizgi ve ilkeyi dostlarla tekrar tekrar okuyarak devam ettirmektir. Her türlü yönlendirmeden, kandırmacadan, sun’î tevillerden uzak kalmalıdır. Şahsî ve hissî yorumlarla bir çıkış ve fetva aranması masumiyetle karşılanmayacak kadar dehşet vericidir.

Risale-i Nur Talebeliğinin vazgeçilmez şart ve rükünlerinden olan “ihlâs, istikamet, sadâkat, metanet, hadiseler karşısında sarsılmamak” düstur ve prensipleriyle hareket etmek. En ufak bir taviz ve küçük bir hatanın bile tahmin edilemeyecek savrulmalar yaşatabileceğini unutmamak.

Geçmişi boyunca, hiç kimsenin tesirinde kalmayan ve hiçbir dünyevî hadiseye alet olmayan bu kudsî, pak, saf, temiz davayı dünyevî cam parçası hükmündeki işlere alet etme lüksümüz olamaz.

“Çoğunluk” psikolojisinin girdabından uzak kalmalıyız. Malûm medyanın kasıtlı yönlendirme ve tuzaklarını ferasetle keşfetmek önemlidir. Mübarek Müslümanların kitle psikolojisi ile istenilen yöne meylettirme tuzaklarına dikkat çekmeliyiz. Tercih ettiğimiz misyona karşı tahrip edici ve kabullenilmesi zor hücumlara ve saptırma oyunlarına dikkat. Bu kudsî dâvâ tereddüt kaldırmıyor.

“Risale okumalarımız” azalmamalı! Keyfiyet yukarı çekmeli. Sokak, medya, zındıka üçgeninde “üflenenlerin” tesirinden uzak durmanın yolu dâvâya ve neşriyatımıza sarılıp sahip çıkmaktır.

Elimizde bulunan ölçüler güne, zamana, şahsa, olaylara göre değişkenlik arz eden düstur ve prensipler değildir. Elhamdülillâh onlar her zaman geçer akçedirler. Hedefimiz ve maksadımız Rıza-i İlâhîdir. Başarıya endeksli bir hizmet anlayışımız olmadı, olamaz. Kur’ân’dan hüküm çıkaran Üstadımızın tarzı ve doğrusu budur.

Bize düşen vazife, kudsî kaynaktaki değerlere sahip çıkıp asla taviz vermemektir. Çevre ve âfak bizi bozup boğmasın. Cenab-ı Hak istikametten, sadâkatten ve ihlâstan ayırmasın.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*