Afrin ve Münbiç hattı

Siyaset Günlüğü

altZeytin dalı hareketinde zaman geçiyor.

Bu günlerde…

Hükümet cephesinde bir sakinlik hakim.

İlk günlerdeki coşkulu söylemler yerini tedbirli bir dile terk etmiş gözüküyor.

Hatta,

Yer yer karamsarlık rüzgarları da esmiyor değil.

Acaba?

Kamuoyunun bilmediği bazı haberler mi geliyor?

Yolunda gitmeyen bir şeyler mi var?

Bilemiyoruz.

O coğrafya o kadar karışık ki, kimin eli kimin cebinde belli değil.

Zemin de çok kaygan.

Bir bakıyorsunuz düşman gözükenler dost olmuş, dostlar da düşman. Kimin kimi nerede ve ne zaman satacağını da tahmin etmek çok zor.

Tarih içinde dehşetli ihanetlerin yaşandığı bir bölge burası.

Her türlü ihtimale açık olmak lazım.

Dahası,

Büyük bir güven problemi de var.

Böyle bir ortamda mücadele etmek çok yıpratıcı olur.

Üstelik karşınızda düzenli bir güç de yok.

Allah Mehmetçiğin yardımcısı olsun.

Suriye krizi başladığı günlerde merhum Demirel’in ilginç bir tespiti vardı:

Bu Suriye meselesine nasıl girildi ve buradan nasıl çıkılacak bilmiyorum” diye.

Tam da böyle belirsiz bir durum gözüküyor.

Belirsizliği derinleştiren bir başka unsur da büyük devletlerin pozisyonu.

Çünkü…

ABD orada…

Rusya orada…

İran orada…

İsrail ise zaten sürekli gözlem halinde…

Şimdi bu devletler bize dost mu?

Değil elbette…

Zaten devletlerin ilişkileri dostluk üzerine kurulmaz. Menfaat esas belirleyici unsurdur. Siz de öncelikle kendi milletinizin menfaatini düşünmek zorundasınız.

Hatta büyük devletler hasis menfaati için tuzak bile kurarlar.

İşte bu operasyon…

İlk günlerde hem Rusya hem de ABD ses çıkarmadı, denildi.

Hatta Rusya’nın destek bile verdiği söylendi?

Ya şimdi?

Tanklarımızı vuran ve ülkemize atılan füzeler kimin dersiniz?

Ya Rusya, ya da ABD yapımı…

Son gelen haberler daha da kötü.

İlk günlerde SDG için Afrine gidilmesine karşı çıkan ABD, şimdilerde yüzlerce SDG ve YPG unsurunun bölgeye gitmesine ses çıkarmıyor…

Belki el altından teşvik de ediyor.

Sanki Afrin’i bir Vietnam yapmak istiyorlar.

Üstelik Rusya’nın hava sahasını kapattığı yönündeki haberler de işin günden güne güçleşeceğinin göstergesi.

Dış dünyadan gelen tepkileri de yok sayamazsınız.

Mesele her açıdan can sıkıcı.

Üstelik, bu iş hükümet ve parti boyutlarını da aştı.

Süratle bir millet meselesine dönüşüyor.

Ne diyelim…

Allah bu millete ve Mehmetçiğine yardım etsin.

Evet,

Bu işin sıkıntılı tarafı.

Siyasi ve içtimai tablonun görüntüsü.

Peki hiç güzel tarafı yok mu meselenin?

Sıkıntılar bir noktadan sonra sona ermeyecek mi?

Ufukta bir müjde gözükmüyor mu?

Allah’tan ümit kesilmez. Elbette ki bazen bize çok kötü gözüken tablo altında bir çok güzelliği saklayabilir. İyi dediğiniz kötü, kötü dediğiniz iyi çıkabilir.

Rabbim bu dehşetli olaylardan da bize güzellikler çıkarır inşallah.

Peki, bunlar neler olabilir?

Aklımıza gelen ihtimaller şöyle:

“Farklı bir dünya savaşının yaşandığı bölgede Rusya ciddi bir yenilgiye uğrayabilir. Ve bölgeyi tamamen terk eder ve sosyalizmin son kalıntısı Ortadoğu’dan temizlenir ve Ruslar geri adım atarak kendi kabuğuna çekilir. Bir diğeri ise, 1918’de Suriye’de başlayan kemalist rejim, yüz yıl sonra yine aynı yerde sona erebilir. Irkçı ve Ergenokoncu kemalistler ülkeyi büyük bir sıkıntı ve krize sokarak geri çekilirler. Böylece Avrupa da tam olarak bu ülkeye sahip çıkar. Bünyedeki tüm despotik ve kemalist kalıntılar temizlenir, ülkede demokrasi ve hukukun yolu tam olarak açılır. Böylece devlet Bediüzzaman ile barışır ve Türk-Kürt kardeşliğinin yolu da yine tam olarak açılır. Bu birliktelikten ise devletimiz yine bölgede mühim bir güç unsuru haline gelir ve belki de ABD doğru ittifakın yollarını açar…”

Evet dostlar!..

Bu ihtimaller bu gün için akıldan uzak ihtimaller olarak görülebilir.

Ancak bunlar ihtimalden öte bir arzu, bir istek…

Bir dua…

Sonsuz güç ve kudret ve şefkat sahibi Rabbimize bir yalvarma, bir yakarış.

Ümit ediyoruz ki…

Rabbimiz bu musibet kışının ardından güzel bir içtimai baharı bize ihsan etsin.

Amin…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*