Ahir zamanın teselli Nurları

Sual: “Âhirzamanda, ihtiyar kadınların samimî dinlerine ve kuvvetli itikadlarına tabi olunuz.” hadis-i şerifi Risale-i Nur’da nasıl açıklanmıştır?

Üstadımız Bediüzzaman, Kastamonu Lâhikası’nda Risale-i Nur’a intisap eden ihtiyar hanımların asrın cereyanlarına karşı sebat edebildiklerini ve başkaları gibi sarsılmadıklarını ifade ediyor. Ve bu hadis-i şerifin tezahürü sırrınca ihtiyar hanımların zayıf, hassas fıtratlarında bulunan fedakârane şefkat dolayısıyla, aradıkları; Rahman’ın merhametini, teselli nurlarını ve nokta-i istinad, nokta-i istimdad damarlarını, ancak dinde bulduklarını ve böylece o şedid ihtiyaçlarına vasıl olduklarını tesbit etmektedir. Binaenaleyh o ihtiyacı bu zamanda tam olarak yerine getiren Risale-i Nur’a bu yüzden her şeyden ziyade kalben ve ruhen yapışmakta oldukları müşahede edilmektedir. Zira Şuâlar Risalesi’nde ifade edildiği gibi, “Risalet-ün Nur bu asırda, bu tarihte bir “urvet-ül vüska”dır. Yani çok muhkem, kopmaz bir zincir ve bir “hablullah”tır. Ona elini atan, yapışan necat bulur.” (Şuâlar, 244) Ve yine Meyve Risalesi’nde izah edildiği gibi, Bakara Sûresi’nde “Dinde zorlama yoktur; artık doğru ile eğri birbirinden ayrılmıştır.

Artık kim tâğutu reddedip Allah’a iman ederse, kopmaz ve kırılmaz, sapasağlam bir kulpa yapışmış olur. Allah ise her şeyi işiten, her şeyi bilendir.” diye buyrulan 256. âyette “Sapa sağlam bir kulpa…” kelimesi makam-ı cifrî, ebcedî hesabıyla Risale-i Nur’a işaret etmektedir. Hem ahir zamanın bu dehşetli hengâmında, küre-i arz yangın ve fırtınalarında kalbi selâmette tutacak, ruhu muhafaza ederek, onu kurtaracak tek melce olan tevekkül ve rıza şuuru, Risale-i Nur dairesine sadâkatle girenlerde tezahür ediyor. (Kastamonu Lâhikası 89-90) Çünkü Risale-i Nur’lar, “İmânı olmayanı inşaallah imâna getirir, imânı zayıf olanın imânını kuvvetleştirir, imânı kavî ve taklidî olanın imânını tahkikî yapar, imânı tahkikî olanın imânını genişlendirir, imânı geniş olana bütün kemâlât-ı hakikiyenin medârı ve esası olan mârifetullâhta terakkiyât verir, daha nurânî, daha parlak manzaraları açar.” (Sözler, 631) Evet 26. Söz’ün Zeyli’nde belirtildiği gibi, Nur mesleğinin hatveleri acz, fakr, şefkat, tefekkür olması itibariyle o nadide, nazenin âcuzeler (ihtiyare hanımlar) fıtratlarındaki samimî iştiyak vasıtasıyla o teselli nurlarını Risalet’ün-Nur’da bulmuşlardır. Öyleyse hadis-i şerifte de buyrulduğu üzere o âcûzelerin kuvvetli itikadlarına tabi olun emrine musahhar olmak sırrınca onlar gibi sadâkatle Nur’ların dairesine girerek bahtiyarlara dahil olmak gerektir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*