Âhiret pazarı

Yaklaşık olarak beş milyar yaşında olduğu hesaplanan ihtiyar dünyamız, ileride yeniden dirilişe mekân olacak büyük bir meydanın etrafında hiç yanlış yapmadan dönmeye devam ediyor. Onu döndüren Yüce Kudret, cin ve insanların amellerini o meydanın gizli levhalarına gönderiyor. İlerde o ameller cin ve insanların nazarlarına gösterilecektir.

Mahkeme-i Kübra olan mahşer meydanının adalet terazisi, zerre kadar hayır ve şerri de tartacak, insanlar neye lâyık ve müstehak ise oraya sevk edileceklerdir. Bu kesin hakikate inanmak ya da inanmamak sonucu değiştirmiyor. Sadece inananlar inançlarının gereğini yaptıkları için saadet tarafına, inanmayanlar da orayı boş verdikleri için azap ve felâket tarafına gidecekler, hepsi bu kadar. Allah inanamayanlara da basiret ve hidayet nasip etsin.

Biz mü’minler topluluğu, dünyayı âhiretin bir tarlası olarak görüyoruz. Burada ektiğimiz sevaplı ameller, Allah’ın rızası ve Cennet şeklinde bize dönecektir inşaallah. Amellerin ruhu hükmündeki ihlâs her şeyin başıdır. O olmazsa, sevaplı olan ibadetler dahi insanı sıkıntıya sokabilir.

Ramazan ayı, mahşer meydanının etrafında binler hikmetlere binâen döndürülen dünyamızın yolu üzerinde kurulmuş bir âhiret pazarı olduğundan, vaktinde değerlendirebildiysek ne âlâ. Yoksa gelecek seneyi beklemek gerekecek. Gelecek seneye ise kim öle, kim kala. Bu ayda okunan her bir Kur’ân harfine, sair zamanlarda on sevap verilirken, bu ayda bin misli sevap yazılmaktadır. Diğer hayır ve hasenat türü ibadetler de bin misli karşılık görür. Bunu iyi bilen mü’minler, Ramazan ayında yaptığı hayırlarını arttırırlar. Hatta vermekle mükellef oldukları zekât ibadetlerini dahi bu ayda vermeye göre plânlama yaparlar. Ramazan içinde saklı olan ve Allah Resulü’nün (asm) “Son on günde ve hususan tek gecelerde arayın” dediği Kadir Gecesi ise, bambaşka bir gecedir. Seksen dört senelik bir hayatta kazanılacak olan bir ömür neticesini bu gece kazandırabiliyor. Her bir Kur’ân harfine otuz bin misli sevap yazılan muhteşem bir gece. Bin aydan daha hayırlı olduğu Kur’ân-ı Kerim’le sabit.

Ramazan ayı Kur’ân ayı olduğundan, ülkemizde ve âlem-i İslâm’da Kur’ân okumaları ve hatimler doruk noktasına çıkar. Merhum ve muazzez Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri, Ramazan ayı geldiğinde talebelerine Kur’ân cüzlerini dağıtır ve her gün okunan hatim sevabının, her cüz okuyanın amel defterine yazılacağını söylermiş. Manevî bir şirket modeli olan bu tarz, uzun yıllardan beri Nur dairesinde icra ediliyor. Her il ve ilçede cüzler cemaat fertlerine dağıtılıyor. Bu cümleden olarak, Ankara’nın bütün hizmet mahallerinde olduğu gibi, bulunduğumuz ilçede geçen sene bir hatim dağıtabildiğimiz halde, bu Ramazan ayında dört hatim okuyacak şekilde cüzleri dağıttık. Geçen seneyi dörde katlayan bir katılım oldu. Böyle bir sonucu bizlere ihsan ettiği için Allah’a ne kadar şükretsek yine azdır.

Hedef belirleyerek ve ekip çalışmasıyla yapılan gayretleri Cenâb-ı Hak neticesiz bırakmıyor. Kim ihlâsla Allah’tan neyi istiyorsa Allah onu veriyor. Şerde bile olsa neticesiz kalmayan samimî çalışmalar, elbette hayırlı amellerde de neticesiz kalmaz. Ancak kul olarak vazifemizi hakkıyla yapmak ve neticeyi de Allah’a bırakmak olan düsturumuz ise, hiçbir zaman akıldan uzak tutulmamalıdır.

Bu vesileyle, Ramazan-ı Şerifinizi tebrik eder; İslâm ve insanlık âlemi için hayırlara vesile olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ederim.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*