Ahirzamanın İlâhî bilgileri

Her şeyin bir ömrü vardır. Çiçeğin, kelebeğin, ağacın, insanın… Bütün canlıların alıp vereceği nefes sayısı bellidir. Rabbimizin takdir ettiği nefes sayısı tükendiğinde, ömür de biter.

Peygamberimiz (asm) “Her nefis ölümü tadacaktır” der. Üzerinde yaşadığımız, Rabbimizin semavata denk tuttuğunu Kur’ân’da ifade ettiği, üzerinde yaşadığımız sevimli dünyamızın Güneşin, yıldızların da bir ömrü vardır. …Kıyamet Günü olarak adlandırılan o son günde Dünya üzerinde yaşayan bütün canlılarla birlikte büyük bir vefatı yaşayacaktır.

“Yaş ve kuru ne varsa Kur’ân’da zikredilmiştir” âyeti gereğince Kıyamet Günü’nün nasıl gerçekleşeceği, neler yaşanacağı açıkça anlatılır. Kıyametle ilgili âyetlerin açıklamalarını okurken o dehşetli günün azabını hissedersiniz. Hele o gün ile ilgili sûreleri ihlâslı hafızlardan dinlediğinizde harflerin akışında o büyük ölümü bir nebze duyar yaşarsınız.

Zaten yaptıkları araştırmalar ışığında bilim adamları da “Doğumunun üzerinden binlerce asır geçen yaşlı dünyamız da yakında ölecek” diyorlar.

DEHŞETLİ ŞAHISLAR

Bütün semavî dinler Kıyamet Günü’nün olacağını söyler. Öncesinde meydana gelecek olan garip olaylar konusunda bilgi verir. En son ve mükemmel din olan İslâm’da kıyamet öncesinde gerçekleşecek olaylar Kur’ân ve hadislerde net olarak ifade edilir.

Bunlardan biri olan ahirzamanda gelecek dehşetli şahısların bilgisi de detaylı olarak aslî kaynaklarımızda anlatılır. Sahabeler kendi zamanlarında yaşayacağını düşündükleri bu şahısları beklemişler ve onların fitnesinden Allah’a sığınmışlardır. Her asırda yaşayan ehl-i iman dünya ve ahiret hayatlarını Cehenneme çevirecek olan ahirzamanın fitnelerinden korunmak için Allah’a sığınmışlar, duâ etmişlerdir.

RİSALE-İ NUR’DA AHİR ZAMAN BİLGİLERİ

Kur’ân’ı ve hadisleri asrımızın anlayışına göre izah eden Risale-i Nurlar bize imanın esaslarını delilleriyle anlattığı gibi ahirzamanda geleceği söylenen o dehşetli şahısları da anlatmıştır. Kıyametin işaretleri, o şahısların özellikleri ile ilgili hadisleri ehl-i imana hiçbir şüphede bırakmayacak şekilde izah etmiştir.

Bediüzzaman Said Nursî, mânâsı açık olmayan, anlaşılması için tefsir ve tevile ihtiyaç gösteren müteşabih hadisleri aklına sığıştıramadığı için hemen “mevzu” diyerek inkâr edenleri Risale-i Nur’da “hadis usûlü”ne dair verdiği önemli ölçülerle ikaz eder. Risale-i Nur Külliyatı’ndan Yirmi Dördüncü Söz, Beşinci Şuâ, Yirmi Sekizinci Mektup konu ile ilgili bütün evham ve şüpheleri yok edecek mahiyettedir.

Bediüzzaman Hazretleri kıyamet alâmetleri, Mehdi ve Deccal’le ilgili hadislerin makul izahlarını ortaya koyduğu Beşinci Şuâ isimli eseri için, Müslümanları ve özellikle de ilim ehlini, hadis-i şerifleri inkârdan ve imanî şüphelerden kurtarmak maksadıyla kaleme aldığını söyler.

ÇOCUKLARIMIZ

Merhum Prof. Dr. İbrahim Canan, 1980 tarihli Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları arasında çıkan “Hz. Peygamberin Sünnetinde Terbiye” isimli eserinde bu bilgilerin çocuklara da öğretilmesi gerekliliği üzerinde durur ve şu bilgiye verir: “Çocuklara öğretilen teferruat arasında Deccal bilgisi de yer almaktadır. Deccal’in zuhuru, harika icraatı ve ona karşı Hz. İsa’nın gelişini anlatan uzun hadisin ravilerinden Abdurrahmanu’l-Muharibi hadisi rivayet ettikten sonra nihayette “Bu hadisin mahalle mekteplerinde çocuklara öğretilmesi için müeddiplere verilmesi gerekir” der. (İbnu Mace, Fiten 33)

Elbette ki, önce anne baba bu bilgileri öğrenip hazmetmelidir. Çocuğun manevî eğitimiyle ilgili pedagoji uzmanlarınca hazırlanan çok geniş yelpazedeki yayınlar izlenecek adımlar konusunda anne babaya yardımcı olacaktır.

Yasemin Güleçyüz

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*