Aileni, TV kanallarından koru!

Aileyi korumak, devletin de görevleri arasındadır.

Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair 6284 Sayılı Kanun, başta TRT olmak üzere, bütün kamu ve kurumlarına bu vazifeyi yükler. Ne var ki, zengin, lüks hayat sürenlerin hayatlarının gösterildiği dizi ve filmler, süslü, gösterişli hayat fantezileri bazı ailelerin veya aile fertlerinin başlarını döndürmekte. Gerçek hayatıyla yüzleşenler durumun televizyondakinden farklı olduğunu görünce de hayal kırıklığı yaşıyor. Oysa ailenin geliri bellidir. Bilhassa kadınlar ve çocuklar bu hakikati kabul etmeyip isyana sürüklenebiliyor. Bazı ailelerin ise ölçüsüz harcamaları, zamanla büyük meblâğlara varıyor ve bu da ailenin parçalanmasına yol açabiliyor.

Televizyon dizilerindeki kötü aile örneklerinin geleceğimizi tehdit ettiğini söyleyen hamiyetli ilim adamlarından, Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Öğr. Ü. Prof. Dr. Hüdaverdi Adam, dizilerde sergilenen kötü aile örnekleri ve ilişkilerin çekirdek aile yapısını temelinden dinamitlediğini söylüyor. İnançlara uymayan, kültürle bağdaşmayan gelenek ve göreneklere zıt olan dizi ve filmlerin toplum tarafından örnek olarak algılandığına işaret eden Adam, özellikle ergenlik çağındaki gençlerin bu tür olumsuz davranışlar ihtiva eden dizilerden etkilendiğini ifade ediyor.

Aile içinde boşanmaların arttığı bir dönemde, kötü aile örnekleri ve ilişkilerin izletildiği dizilerde nikâhsız yaşamanın normalmiş gibi gösterildiğini dile getiren Adam, “Batı toplumunda özellikle yaygın olan nikâh olmadan birlikte yaşama anlayışı, dizilerle birlikte ideal ve örnek kabul edilen insanlardan dolayı büyük şehirlerde yaygınlaşmaya başladı. Daha da kötüsü sıradan ve olağanmış gibi görülmesi. Artık normal bir davranış gibi toplum bunu yadırgamaz ve eleştirmez hale geliyor. Özellikle gençlerin ergenlik çağıyla birlikte başlayan örnekleme durumu var. Gençler ailede örnekler bulamazlarsa, bu örnekleri dışarıdan almaya başlıyorlar. Bunun başında diziler ve filmler geliyor” diyor.

Dizilerdeki yaldızlı hayatın çok cazip bir tarz gibi gösterildiğini, bunun da inançları, manevî değerleri, gelenek ve görenekleri ortadan kaldıran büyük bir faktör olarak karşılarına çıktığını söyleyen Adam, bu tür dizilerin mutlaka senaryo aşamasından başlamak üzere ıslâh edilmesi ve değerlere uygun hâle getirilmesi gerektiğini vurguluyor.

Ayrıca, dizilerden etkilenen kişilerin sosyal sorumluluk çerçevesinde Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) şikâyette bulunmasının da önemli bir tepki olduğuna dikkat çeken Adam, “Ailelerin, anne ve babaların evde çocuklarına karşı televizyona sahip olmaları önemli. Programlar konusunda seçici olmaları lâzım” diye konuşuyor. (Yeni Asya, 22.01.2010.)

Hâsılı; TV kanallarında da, anayasada belirlenen Aileyi Koruma Kanunu çerçevesinde “Müslüman-Türk toplumunun inanç, örf, gelenek ve inanç yapısına uygun” aile programları zorunlu olmalı. Ve aileyi tahrip eden, serbest hayatı özendiren, kötü alışkanlıkları teşvik eden programlar engellenmelidir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*