Akıl, kalp ve gönüllerde tesis edilen bir eğitim projesi: Medresetüzzehra

Evrensel değerlerle mücehhez, insan fıtratıyla uyumlu; akıl, kalp ve gönüllerde müesseseleşen demokratik bir eğitim projesinin adıdır Medresetüzzehra.

Bediüzzaman, hayatında önemli bir yere sahip olan bu muhteşem proje için “Risale-i Nur’un hakikatlerine çalıştığım gibi Medresetüzzehra’nın meydana gelmesi için çalıştım” diyerek bu ilim ve irfan yuvasının tesisi için ömür boyu uğraşmıştır.

Münâzarât adlı eserinde Doğuda tesisine çalıştığı üniversiteyle alâkalı bir değerlendirmesini şu satırlarda görmek mümkündür:

‘’Camiül ezher’in kız kardeşi olan Medresetüzzehra namıyla dar-ulfünunu muntazaman pek âlî bir medresenin Bitlis’te ve iki refikasıyla Bitlis’in iki cenahı olan Van ve Diyarbekir’de tesisini isteriz, emin olunuz biz Kürtler başkalara benzemiyoruz. Yakinen biliyoruz ki içtimaî hayatımız Türklerin hayat ve saadetinden neşet eder (Münâzarât)

Din ve fen ilimlerinin okutulacağı çok yönlü bu eğitim projesi olan Medresetüzzehra’yı gerçekleşmek için  Bediüzzaman, yaşadığı devirlerde idarecilerle görüşerek gereken desteği ve maddî kaynağı temin etmeye çalışmıştır.

Yaşadığı bölgenin dert ve problemlerinin Medresetüzzehra projesi ile izale edileceğine inanarak İstanbul’a giderek devrin idarecilerinden yardım talep etmiş, fakat net bir sonuç almadan Van’a geri dönmüştür.

Bediüzzaman, Sultan Reşat’la yaptığı görüşmede Medresetüzzehra projesini gündeme getirmiş ve kendisine tahsisat ayrılmıştır. Akabinde Van’ın Edremit nahiyesinde temelinin atılmasından sonra Cihan Harbinin patlak vermesiyle bu proje maddî anlamda maalesef akîm kalmış ve gerçekleşmemiştir.

Bu gayesinden vazgeçmeyen Bediüzzaman, Cumhuriyet döneminde, Ankara’da bulunduğu yıllarda devrin idarecileriyle de Medresetüzzehra hakkında görüşmüş, tahsisat talebi mecliste yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmesine rağmen “Ankara reisleri”yle yaşadığı fikrî uyuşmazlıktan dolayı bu projesini tekrar ertelemek zorunda kalmıştır.

Bediüzzaman Hazretleri’nin en büyük gaye ve hedeflerinden birisi olan Medresetüzzehra projesinin bugün akıl, kalp ve gönüllerde manevî olarak tesis edildiğini pekâlâ söyleyebiliriz.

Ülkemizde ve dünyanın çeşitli yerlerinde açılan Nur Dershaneleri Bediüzzaman’ın kurmak istediği, ancak fizikî olarak -henüz- vücuda getirilemeyen projesinin manevî anlamda bir nevi tezahürüdür. Din ve fen ilimlerini mezc ederek hakaik-i imaniye ve Kur’âniyeyi ders veren Risale-i Nurların okunduğu bu mekânlar elbette kurulacak olan Medresetüzzehranın birer şubesi ve öncüleridir.

Medresetüzzehra projesinin maddî ve fizikî anlamda bir Üniversite suretinde ortaya çıkması için de ehl-i himmetin, tıpkı Bediüzzaman gibi, elinden gelen gayreti göstermesi gerekir diye düşünüyoruz.

Medresetüzzehra’nın manevî tahakkukundan sonra fizikî ve maddî cihetiyle gerçekleşmesi, ideolojik bataklığa saplanmış, aslî fonksiyonundan uzaklaşmış eğitim sistemi için bir tiryak hükmüne geçecektir.

Mevcut sistem içinde özel eğitim kurumları adı altında tesis edilen eğitim müesseselerinin, “malûm şahsın ideolojisi”ni ikame ettirmeye çalışan sistemle sarmaş dolaş olduğu gerçeğini gözününe alacak olursak

Medresetüzzehra’nın projesinin akıl, kalp ve gönüller de müesseseleşmesinin, kader cihetinde, ne kadar yerinde olduğunu görürüz.

Bu açıdan, günümüzde problemlerle boğuşan, etkinliği tartışılan eğitim sistemine de ilmî ve dinî yönlerden bir alternatif olduğunu söylemek mümkündür Medresetüzzehra’nın.

Bediüzzaman Hazretleri’nin bu büyük projesinin bir takım maddî kazanç, siyasî ve şahsî değerlendirmelerden uzak tutulması gerektiği ise izahtan varestedir.

Bediüzzamana gönül verenlerin Risale-i Nur hizmetine devam ederken akıl, kalp ve gönüllerde manen tesis edilmiş olan bu idealin maddî bir surette yani bir Üniversite olarak tesis edilmesi hususunda da gerekli çalışmaları yapmaları bir vefa borcu olsa gerek…

Gayret bizden, netice ve muvaffakiyet Allah’tan.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*