AKP, Nurculuğu kendisine uyduramaz

Sadece kendisine verilen oyları kast ederek tekrarladığı millî irade kavramını, hâkimiyet ve kontrolünü her alanda tahkim edip pekiştirmek ve bu bağlamda, herkesi kendisine biat ettirmek için kullanan AKP iktidarı, Risale-i Nur’u devlet tekeline alma atraksiyonu ile, bu politikasını yeni bir boyuta taşıyor.

Böylece, güya mücadele ettiği laikçi Kemalist statüko ile giderek daha fazla özdeşleştiğinin yeni ve çok uç bir örneğini sergilerken, 28 Şubatçıların başaramayıp yarım bıraktığı hedefleri tamamlama gibi bir misyona talip olduğunu da gösteriyor. Tahliyelerinin yolunu açtığı kimi önde gelen Ergenekon ve Balyoz hükümlülerinden bu noktada aldığı destek mesajları da bunu teyid ediyor.

Keza Gülen cemaatine karşı başlattığı tasfiye operasyonunu, tedricen ve kademeli şekilde diğer cemaatlere teşmil etme yönünde verdiği sinyaller de…

Bu noktada ortaya koyduğu yaklaşımın, zihniyet, tarz, metod ve yöntem olarak, her fırsatta yerden yere vurduğu 30’lu-40’lı yılların CHP’si ile şaşırtıcı derecede benzeşmesi çok ilginç ve manidar.

Bülent Korucu’nun hatırlatıp dikkat çektiği gibi, tek parti devrinin CHP’si, Bediüzzaman’la ve sarığıyla da uğraşan ve bu yüzden onun ‘Başından bul’ bedduasına muhatap olup, yıllar sonra başına sıktığı kurşunla intihar eden Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ın ağzından, ‘Bu memlekete komünizm lâzımsa onu da biz getiririz’ diyordu.

Şimdi de AKP iktidarı, özellikle son dönemde uygulamaya koyduğu politikalarla adeta ‘Bu memlekete Nurculuk lâzımsa onu da biz yaparız’ diyerek, aynı yaklaşımın farklı bir versiyonunu sergiliyor.

Risale-i Nur neşriyatına getirdiği bandrol engelinin ardından, torba kanuna sokuşturduğu ve Risalelerin devlet tekeline alınmasını öngören korsan maddeyi, bütün tepkilere rağmen Plan ve Bütçe Komisyonundan geçirerek yasalaştırma konusunda gösterdiği ısrar ve inat bunun ifadesi.

Böylece adeta ‘Ancak bizim istediğimiz tarzdaki bir Nurculuk yorumuna müsaade eder ve önünü açarız’ mesajı veriyor.

En önemli sonuçlarını üç buçuk yıl sonra iptal ettiği 2010 referandumunda demokrasi ümidiyle verilen yüzde 58 ‘evet’i kendisine yontarak, ‘İşte şimdi ilk kez gerçek anlamda iktidar olduk’ şeklinde yorumlamış olan AKP, milletin emanet olarak verdiği bu gücü, Risale-i Nur hizmetine keyfince ‘nizamat’ vermek için kullanmaktaki inadından vazgeçmezse, akıbetini de göze almış demektir.

Zarara rızasıyla girene merhamet edilmez. Kendi düşen ağlamaz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*