AKP ve Atatürkçülük

Doğu veya Batı

altBu konuya geçmiş zamanlarda temas ettiğimizden, okuyucularımız aşinadırlar. Fakat son zamanlarda şartlar değişti…

AKP’nin Kemalizmi kurtarma veya ömrünü uzatma misyonuna karşın, zamanın tehdit ettiği AKP´nin Atatürkçülükten medet istediği bir mevsime girmiş bulunuyoruz.

Bu tartışmanın durup dururken çıkmadığını herkes biliyor. Müteharrik-i bizzat olmayan siyasetimizi etkileyen “dış kuvvetlerin” mahiyetleri doğru bilinmediğinden, AKP kurmaylarının bizzat bu ipe sarıldıklarını, beyanlarından anlıyoruz. AKP sözcüsü, Atatürkçülük ile bir problemlerinin olmadığını açıklayınca, süreci tasdik eden bu beyanın yeni bir açılım olmadığını anladık. Türkiye’nin bağımsızlığını istemeyen dış dinamiklerle Kemalistlerin ortaklaşa tertipledikleri bütün açık ve gizli müdahalelerden sonra kurulan siyasî yapıların en büyük vazifeleri Kemalizmi tahkim etmektir. Bilhassa demokrasinin kısmî olarak ülkemize geldiği 1950’lerden günümüze kadarki askerî müdahaleler sonrasında… Kemalist askerlerin bin sene devam etme niyetiyle başlattıkları 28 Şubat sürecinin neticesi olan AKP’nin misyonu, 12 Eylül’ün ANAP’ıyla aynıydı. Halkın bunu anlayamaması ve siyasî parti hüviyetine bürünmüş son iki hareketten fayda beklemesinin sebebi; bu hareketleri dizayn edenlerdeki dehşetli nifaktan başka birşey değildi.

Bu nifak da halkın bilgisizliğinden istifade ediyor. Buna bağlı dejenere sürecini ister NLP tekniklerinin kullanımı, ister hipnoz, magazinleşme ve isterseniz kitaptan kopma olarak değerlendirin; Türkiye’nin okuma oranlarındaki 86. sırası tereddiyi net bir şekilde gösteriyor.

İlimle, medeniyetle, demokrasi ve insanî değerlerle çelişen Kemalizmin millî iradeyi bastırmak ve saptırmak için başka seçeneği yoktu. Cehalete mahkûm edilmiş halklar üzerinde; her türlü manipule, hipnoz, sanal gündem bağımlılığı ve hissiyatı yanlışa yöneltme deneylerinin yapılmakta olduğunu medyadan izleyebiliyoruz.

DEMOKRASİYE KARŞI İTTİFAK…

Kemalizmin taşeronluğunu üstlenenler için önemli olan, bu ideolojinin hayatiyeti uğruna çizdiği hatlarına zarar vermemek… Demokrasi ile yaptıkları köklü mücadelede hürriyetten yana olanlara göz açtırmamak… Komünizm dönemindeki Sovyetler ve Çin’de olduğu gibi dışımızdaki medeniyetleri ve ülkeleri mütemadiyen karalamak. Müslüman halkın doğru bilgi kaynaklarına ulaşmasını engellemek… Türkiye’de yapılanlar da bunlar değil mi?

Şu gerçeğin altını kalınca çizelim bir kere… Avrupa ve ABD’deki Marksist liberallerle Troçkistler çoktan inişe geçtiler. Çok yakın zamanda, dünya milletlerinin sermaye piyasalarında varacakları ortak anlaşmalarla, onların Türkiye Kemalistlerine yaptıkları yardımlar kesilecek. BOP’un tetiklediği Arap Baharıyla zulüm ve kana bulanan dünyanın durulmasına da az zaman kaldı. Hadiseler berraklaştığında; nifakın, yeni yeni düşmanlar ihdas etmenin, komşulardaki iç çatışmanın bize verdiği tesirin ve sun’î AB düşmanlığının Türkiye Kemalistlerinin yelkenlerine artık rüzgâr taşıyamadığını birlikte seyredeceğiz.

ATATÜRKÇÜLÜK DEĞİL, DEMOKRASİ

AB üzerinden yükselerek mazlum coğrafyaları ısıtmaya başlayan demokrasi güneşi, Kemalistleri çoktan bunaltmaya başladı. Farkındaysanız yeni pozisyon arayışlarına girdiler.

Ayrıca Kemalizmin tarihi tamamen bir çöplüktür. Kullandıkları siyasetçi, asker, din adamı, bürokrat, tüccar, gazeteci, cemaat lideri ve prof´ların çeşitliğini ve çokluğunu merak edenler, yakın tarih arşivlerine girebilirler. Bunca tecrübeden sonra, iktidarın Atatürkçülerin yardımını beklemesi, bu gerçeklerle çelişiyor. Bu hürriyet asrında demokrasiden başka çare olmadığını artık AKP de anlamalı ve Atatürkçülüğe daha çok sığınmak yerine dümeni demokrasiye kırmalı. Aksi halde kendi sonunu daha da hızlandırmaktan başka birşey yapmış olmaz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*