Aldanma ve savrulmamızın sebebi ferasetsizlik mi?

Neden Müslüman fert, aile, cemaat ve toplum olarak ferasetimizi, basiretimizi/öngörümüzü büyük çapta kaybettik?

Niçin dayanışmamız, yardımlaşmamız gerekirken cedelleşiyor, savruluyor ve bir delikten kerrat ile ısırılıyoruz?

Bir hadiste, “Müminin ferasetinden sakının! Çünkü o Allah’ın nuruyla bakar.”1 diye beyan edilmiyor mu?

Müminiz. O halde niçin dahili-harici içtimai/sosyal, siyasi meselelerde sık sık aldanıyoruz?

Neden ecnebi tuzaklarına düşüyor, habire kriz ve kaoslar yaşıyoruz?

Bilhassa içtimai, siyasi hadiselerin sebep ve sonuçları, arkasındaki incelikleri keşfedemeyip tedbir alamıyorsak ferasetimizi, basiretimizi, kısaca, müminliğimizi, imanımızı sorgulamalı değil miyiz?

Peki, feraset/basiret, Allah’ın nuru nedir ve bunlar nasıl kazanılır?

Lügatta feraset, “düşünerek anlamak, bakmak, görmek ve fark etmektir.”

Istılahta feraset, insanların düşünce ve davranışlarını, keşfetme, sezme, ileri görüşlülüktür.

Feraset, hadiseler ve eşyaya iman nuruyla bakmak, perde arkasındaki gerçekleri görüp hissedebilmek; isabetli ve güçlü bir öngörüye sahip olmaktır.

Feraset, kalb gözünün açık, zihnin uyanık olması ve meseleleri anında kavrama kabiliyetidir.

Feraset, Esma-i Hüsna’yı Kur’ân’daki yazılı, kâinattaki mücessem, insandaki tezahürlerini doğru okumak, müzakere, mütalaa, tefekkür etmiktir. (Tefekkür; derin, etraflı düşünmek, araştırmak, gözlemlemek, incelemektir.)

Feraset, “Huvel Evvela vel-Ahiru vez-Zahiru vel-Batın” ( O evveldir, ahirdir, zahirdir, batındır. O her şeyi bilendir)2 sırrına ulaşarak, meselelerin iç yüzünü keşfetme, gelecek hakkında doğru tahminlerde bulunma melekesidir.

“Ferasetin Allah’ın nuru olması” meselesine gelince; mealini vereceğimiz şu ayet perspektifinden bakabiliriz:

“Ey iman edenler! Şayet Allah’dan ittika ederseniz, o size Furkan, hem zahir, hem batında hak olanı olmayandan, iyiyi kötüden, temizi habisten ayırt edici bir marifet ve nur verir.”3

Kur’ân’ın bir ismi Nur’dur. Nur, Alim, Habir Esmalarının da bir tezahürüdür.

Nur, Nur’u Muhammedi’dir.

O halde “nur”, imandır, Kur’ân’dır, Sünnet-i Seniyye’dir, tefekkürdür.

Feraset/öngörü, basiret gökten yağmaz. Esma-i Hüsnayı okuma, marifet/ilim, zikir, fikir ve şükür ile elde edilir. Feraset, inzal edilen Allah’ın nuru, gönderilen nur-u Muhammedi (asm) ve nur-u Kur’ân ve bunların en mükemmel tefsiri Risale-i Nur ile kazanılır.

Dipnotlar:
1- Tirmizi, Tefsiru’l-Kur’an, 16, Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, 1, 24 /
2- Hadis Suresi 3 /
3- Enfâl Suresi, 29

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*