Alem-i asgarda kumandan, alem-i azamda nefer olmak

Image
Her bir meselesi “Öyle bir zaman gelecek ki Risale-i Nur’lar, dünyanın kanun-u esasisi olacaktır” hakikatine uygun o güzel sözler, gerçekten çok derin manalar ihtiva etmektedir. Tabi üstad Hz.lerinin bu prensibi ve rotamızı çizen sözlerini bizler de, içtimai hayatımızda tatbik ettiğimiz zaman çok rahat ediyor ve güzel neticeler alıyoruz.

Gerçekten, evimizdeki küçücük yavrumuzun bile kendisine ait küçük bir dünyası olduğunu idrak etmeyenimiz var mıdır bilmem? Herkesin kendine ait bir küçük dünyası olduğu gibi, ”Herkes kendi alem-i asgarında bir kumandandır.” Yani, bu nazarla insanlara baktığımızda, herkesin bir şahsiyetinin olacağını, eğer bir yerde idareci pozisyonunda bulunuyorsak, personelimize amirliğimiz yanında (idarecilikteki vakarla, despotluğu karıştırmadan)  onların da taşıdığı bu sıfatlardan dolayı küçük görmememiz, kimsenin gururuyla oynamamamız (dem ve damara dokunmamamız) lazımdır. Ekmek parası için senin maiyetinde çalışan kişi, evinin bir amiridir, bir kumandanıdır .

Bunu biz Devlet dairesinde çalışırken müşahede ettik. Beş yüz kişiye yakın personelin amirliğini yaptığımız durumlar oldu. Ama, bizim elimizde  Nur’dan düstur ve prensipler olduğundan ve insanlara o şekilde yaklaştığımız zaman çok güzel neticeler hasıl olduğunu gördük. Personelin çoğu bizi sever sayar ve aynı zamanda verilen işi isteyerek yapardı. Tabi, diğer idarecilerle farklı olduğumuzu hissediyorlardı ve bunun da davamızdan kaynaklandığını anladıklarında, bu da davamızın hanesine iyi not olarak kaydediliyordu. Biz de, davamız adına küçük de olsa bir hizmet yapabiliyor idiysek buna seviniyorduk. İdareciliğin gereği olan vakarı elden bırakmadığımız gibi, onların alem-i asgarında bir kumandan vasfı taşıdığının şuuruyla onlara öyle muamele ediyorduk. Aynı zamanda da, hem idareciliğimizin   o pozisyonunda, hem de manevi alemimizde, yani alem-i azamda bir nefer gibi  hareket etmeye çalışıyorduk.

Tabi, bu sadece iş hayatına münhasır değil. Cemiyetin ve ailenin, münasebet içinde bulunduğumuz diğer insanların arasında da bu prensiplerle hareket edersek, özellikle de bazı enaniyetlerin firavunluk derecesine geldiği asrımızda, enaniyet göstermeyip, tevazu içerisinde olursak, o zaman  büyük alemde bir nefer olabiliriz herhalde.

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*