Ali Aras, nâm-ı diğer Ali Çavuş

—Vefatının 48. yıl dönümünde rahmet duâsıyla…—

Bediüzzaman’ın has talebelerindendir. Van’da Erek Dağı eteklerinde kurulu Çoravanis Köyündendir.

Birinci Dünya Savaşı öncesi Üstad Bediüzzaman’la tanışır, ona hizmet eder. Van Kalesinin güneyine düşen Horhor Medresesi’nde Bediüzzaman’dan ders alır. I. Dünya Harbine iştirak eder. Bediüzzaman’la birlikte doğu cephesinde Rus ve Ermeni güçleriyle çarpışır. Üstadın yeğeni Ubeyd’in şehit edilişine şahit olanlardandır.

Merhumun oğlu Fevzi Aras’la görüştüm. Bize babasının Üstad’la ilgili hatıralarını vermişti. Oldukça manidar hatıralar mevcuttur.

Üstadın Rus esareti sonrası 1922 yılı sonlarına doğru Van’a tekrar gelişinde, Ali Çavuş yine Üstadına Erek Dağı eteklerindeki çilehane denilen mekânda hizmetine devam etmişti.

Vefalı, mert bir Anadolu insanıdır. 1965 yılının 12 Aralık günü Hakk’ın rahmetine kavuşur. Mezarı kendi köyü olan Çoravanis’tedir.

Ali Çavuş’un bizde mevcut hatıralarından küçük bir demeti paylaşmak isterim sizlerle.

Aziz Üstadımızın ve kendi ruhlarına ithafen…

BİTLİS CEPHESİNDEN BİR SAHNE

Ali Çavuş, I. Dünya Savaşı sırasında, doğu cephesinde Rus ve Ermeni çeteleriyle olan mücadelelerinden bir sahneyi anlatıyor:

“…Üstad bir şeyler okuyordu ve kılıcını sallayarak çemberi yarıyordu. O arada yağmur gibi gelen kurşunlar, ne hikmetse bize hiç değmiyordu. Hatta çember o kadar daralmıştı ki, isteseydiler bizi elle bile tutabilirlerdi. O hâlâ saldırmaya devam ederken, birden Ubeyd vuruldu. Ubeyd bana ‘Ali, ben vuruldum’ dedi. Ben de Üstada; ‘Üstadım Ubeyd vuruldu’ dedim. Üstadımız ne döndü, ne de cevap verdi. O hâlâ okuyup kılıcı sallamaya devam ediyordu. Ubeyd bir kaç adım daha atarak yere düştü. ‘Ali’ dedi. ‘Benim kemerimde biraz para var, gel onları al’ dedi. Ben de ‘Şimdi onun zamanı değil’ deyip Üstad’a; ‘Üstadım, Ubeyd düştü ve düştüğü yere yıkılıp kaldı’ dedim. Üstad yine bana cevap vermedi. Ben Üstad’ı takip etmeye devam ettim. O hâl bir saate yakın devam etti. Daha sonra çemberi yarmayı başardık. Gecenin karanlığından dolayı farkında olmadan yüksek bir kayanın üzerine çıkmıştık. Üstad bulunduğu yere oturarak kılıcı yere vurup iki eliyle kabzasından tuttu ve başını üstüne koyup daldı. Sonra birden başını kaldırarak iki elini yukarı kaldırıp; ‘Oh, oh Elhamdülillah, Ubeyd yerini buldu’ dedi.”

SAVAŞ SONRASI VAN’DA:“BU MİLLETİN TORUNLARINA SİLÂH ÇEKİLMEZ”

“Bir gün bana ‘Ali atı getir, Cuma namazına gidelim’ dedi. Biz köyden Nurşin Camii’ne Cuma namazı için geldik. O zaman Kürt aşiret ağalarından Kör Hüseyin Paşa ve sâir diğer paşalar Üstad’ın Nurşin Camii’ne geldiğini duyunca, onlar da Nurşin Camii’ne geldiler. Bu durumu öğrenen Van Valisi ve Van Emniyeti de, bir erin cenazesini bahane ederek camiye geldiler. Namazdan sonra caminin bitişiğinde Müftü Ömer Efendinin bahçesine gittik. Ağalar da Üstad’ı görüp oraya geldiler. Üstad Kör Hüseyin Paşa’ya hitaben; ‘Ne oluyor Hüseyin Paşa, beni isyan için mi takip ediyorsunuz?’ dedi. Hüseyin Paşa da, ‘Evet, sen bize yardım edersen, muvaffakiyetimiz kaçınılmaz bir hâle gelmiştir’ diye cevap verdi. Üstad da Hüseyin Paşa’ya, ‘Allah’tan korkun, dayıyı yeğene, kardeşi kardeşe öldürtmeyin. Asırlardır İslâmın bayraktarlığını yapan bir milletin torunlarına silâh çekilmez, sen buna şeriat mı diyorsun?’ dedi ve oradaki topluluğu dağıttı. Biz de tekrar Üstad’la beraber köye döndük.”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*