Konu ile ilgili yönetmelik çıktığında “alkollü içki üreten firmalar”ın spor kulüplerine sponsor olamayacağı, onların ‘sırtı’ndan reklam yapamayacağı, dolayısı ile sanat ve sporun darbe yiyeceği ifade edilmişti. Hatta o dönem ‘Yönetmelik çıkarsa Efes’i kapatırım’ diye eleştiren isimlerinden Tuncay Özilhan, şimdi “Sorun yok” diyormuş. (Sabah, 2 Şubat 2012) [Bu noktada, “Hakkımda dâvâ açılırsa intihar ederim” yollu açıklama yapan 12 Eylül 1980 darbesinin bir numarası hatırlanabilir.]
“Mevzuat kendi içinde çözüm üretti” diyen Özilhan, “Meselâ alkollü içecekler süpermarkette, bakkalda bir köşede satılmaya başlandı. Bizim de katkımızla içeride fazla görüntü olmayacaktı. Biz çaba sarf ettik. Ters durumumuz olmadı. Tüm gerekli yönetmelikleri uyguluyoruz. (…) Şu an sistem çalışıyor bir sorun yok” şeklinde konuşmuş.
Peki, alkollü içki üreten firmaların sahiplerinin “Sorun yok” demesi kimleri mutlu eder? İçki satışı ‘engelsiz’ olarak teşvik edilirse bu işten devlet de millet de, hepimiz zarar görürüz. Çünkü alkollü içkiler içildiği zaman ‘aklı’ devre dışı bırakıyor, insanları hükmen ‘deli’ haline getiriyor. Sonrasında da gerek trafik kazaları ve gerekse kavga ve cinayetlerin çoğalmasına sebep oluyor. Yoksa olmuyor mu? Şüphe eden varsa konu ile ilgili araştırmalara, istatistiklere ve uzmanlara kulak versin…
“Dindar nesil” yetiştirmek istediklerini ilân eden yöneticilerin, alkollü içkilerin gazeteler eliyle reklamının yapılmasına itiraz etmemesi, sessiz kalması ve bu konuda kalıcı bir düzenleme yapmaması çelişki değil mi? “Dindar nesil yetiştirme” hedefi olsa da olmasa da, alkollü içkilerin gazetelerdeki reklamlarının kesin olarak sona ermesi gerekir. Hep soruyoruz ve gazetelerdeki alkollü içki reklamlar engellenmediği sürece sormaya da devam edeceğiz: Sigaranın gazetelerde reklamının yapılamadığı bir Türkiye’de, daha zararlı ve öldürücü olduğu tıbben tesbit edilmiş olan alkollü içkilerin reklamları nasıl yapılır, niçin yapılır?
“Dumansız hava sahası” kadar, “alkollü içkilerin reklamlarının olmadığı gazeteler” kampanyası açmak da gerekmez mi? Tek başına iş başına gelen ve anayasayı dahi değiştirmeyi gündemine alan bir iktidar, ondan çok daha kolay olan ve acil atılması gereken doğru bir adımı atmakta niçin bu kadar isteksiz olur? “Alkollü içki lobisi,” darba anayasasını koruma ve kollama lobisinden daha mı kuvvetli, daha mı etkili? Yoksa, TBMM’de faaliyet gösteren “Sağlık Komisyonu Üyeleri” gazete okumuyor mu? [Muhtemeldir, çünkü bir defasında bazı milletvekillerine bu hususta şikâyetlerini dile getiren arkadaşlarımıza, “Gazetelerde alkollü içki reklamları var mı ki?” diye mukabil sorular sorulmuştu. Başka bir ‘uzman’ da, “Ben gazeteleri internetten takip ettiğim için farkında değilim” demişti. Tamamının canı sağ olsun!]
Sayın Başbakan, sayın Sağlık Bakanı, sayın TBMM Sağlık Komisyonu üyeleri, sayın yetkililer. Lütfen, gazetelerdeki alkollü içki reklamlarına mani olun. Bu reklamlar insanları alkollü içki içmeye, dolayısı ile kötülüğe teşvik ediyor. Ne de olsa bir gün bu reklamların yayınlanmasına mani olunacak. O halde o gün geç olmasın.
Yanlışta ısrar sona ersin, alkollü içkilerin gazeteler eliyle reklamı ve teşviki sona ersin!
Benzer konuda makaleler:
- Bu ne haber, bu ne reklam?
- Şiddeti sona erdirmek için
- Alkolle yeniden mücadele
- Medvedev’i kızdıran görüntü, bizimkileri niçin kızdırmaz?
- Alkolle mücadele gecikmiş durumda
- Medvedev’i çileden çıkaran tablo
- Alkole yasak
- Müstehcenlik yarışına dur de!
- Müstehcen reklama AB´den yasak
- Diziler çığırından çıktı da gazeteler çıkmadı mı?
İlk yorum yapan olun