Allah için dökülen gözyaşlarının şifası

Kelâmullah olan Kur’ân, açtığı ilmî ufuk, tavsiye ve verdiği tesellîleriyle maddî-mânevî şifâ menbâıdır. Duâ da kâinat ve insan arasındaki dengeyi sağladığından; okunması da, uygulanması da şifâdır. Hz. Âişe (ra); “Hz. Peygamber (asm), ailesinden birisi hastalandığı zaman, ona Muavvizeteyn (Nas ve Felak) Sûrelerini okur, üflerdi. Vefatını netice veren hastalığa yakalandığı zaman, ben ona Muavvizeteyn Sûrelerini okuyup, üflemeye ve kendi eliyle vücudunu meshetmeye başladım. Şüphesiz ki, onun eli benimkinden çok daha mübarekti”1 der. Yani, ‘onun imanı, duygu yoğunluğu ve elektro-biyo-manyetik gücü daha fazla idi’ manasına da gelebilir bu.

Aslında hasta duâyla iyileştiği gibi, kendisi de başkalarını iyileştirir! “Hastanın duâsının makbûl” sayılmasının sebebini hiç düşündünüz mü? Dikkat edilirse, “evliya, mütedeyyin, sâlih hastanın duâsı” gibi herhangi bir kayıt konmuyor. Çünkü hasta, kim olursa olsun riyâsız, ivazsız yüksek bir arzuyla, gerçekten samimî bir dilekte bulunarak pozitif enerji yayar ve karşılığını muhabbet, şefkat ve yardım olarak alır. Bu hakikatlere binâendir ki Tabib-i Nebî, “Hastaların duâsını alınız; onların duâsı makbuldür” der.2 Sıla-i rahîmle, akraba, hasta ziyaretiyle duâlarının alınmasının teşvik edilmesinin hikmetlerden biri de bu değil mi?

Biyo-manyetik enerjiyle şifâya vesîle olanların özelliklerini gelince…

Hatta, Allah için dökülen gözyaşları, gözümüz dahil, yaralarımızı da tedavi edip iyileştirdiği tesbit edilmiştir. Minnessota Üniversitesi‘nden William Frey insan gözyaşlarının gerginliğe ve strese sebep olan kimyevî maddeleri temizleyip dışarı atmak suretiyle, ruhî sıkıntıları gidererek insanı rahatlattığını ve ferahlattığını açıkladı. Eski Sovyetler Birliği Tıbbî Bilimler Akademisi’nden bir grup araştırmacı, gözyaşlarının fizikî olarak da insanı iyileştirdiğini tesbit etmişler. Diğer bir çalışmalarında hayvanların derilerinde yaralar açtılar ve sonra onları sinirlendirecek ve ağlamaya sevk edecek hareketler yaptılar. Basit bir ağlama neticesinde yaraların iyileştirme hızının büyük bir oranda arttığını buldular. Gözyaşı guddeleri çıkarılmış hayvanların yaralarının iyileşme hızının ise yavaşladığı gözlemlendi. İlim adamları gözyaşı guddelerinin, kan dolaşım sistemine bazı kimyevî maddeler çıkardığını, bu maddelerin ise vücuda iyileştirici tesire sahip olduğunu söylemektedir. Henüz bu durum daha tam ispatlanmamış olsa da ilim adamları bu maddelerin deri üzerinde faydalı bir tesirinin bulunduğunu kabul etmekteler.

Kâinatta hiçbir canlının abes olmadığını, yaratılan hiçbir şeyin amaçsız ve boş yere yaratılmadığının en bariz örneğini buradan anlayabiliriz. Küçük bir canlının hem ruhî hem de cismanî ihtiyacını gözyaşı guddeleri ile tedarik eden Zat, acaba kâinatın halifesi olan insanın hak katında âlî olan gözyaşlarını hiç cevapsız ve neticesiz bırakır mı?

Acaba İslâm Peygamberi (asm) gece-gündüz devam ettirdiği duâlarında bol bol gözyaşı dökmesinin ve “Benim bildiklerimi bilseydiniz, az güler, çok ağlardınız” 3 demesinin sırlarından birisi de bununla mı ilgilidir?

Dipnotlar:
1- Buhari, Daavat: 12; Müslim, Selam: 50; Ebu Davud, Tıb: 19.
2- Feyzü’l-Kadîr, 1:341/595.
3- Câmiü’s-Sağîr, No: 5419.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*