Allah’tan başka, birbirinizi rab edinmeyin

altAsya kıt’asının ve istikbalinin keşşafı ve miftahı şûrâdır.

Yani, nasıl fertler birbiriyle meşveret eder; taifeler, kıt’alar dahi o şûrâyı yapmaları lâzımdır ki, üç yüz, belki dört yüz milyon İslâm’ın ayaklarına konulmuş çeşit çeşit istibdatların kayıtlarını, zincirlerini açacak, dağıtacak, meşveret-i şer’iye ile şehamet ve şefkat-i imaniyeden tevellüd eden hürriyet-i şer’iyedir. Ki, o hürriyet-i şer’iye, âdab-ı şer’iye ile süslenip, garb medeniyet-i sefihânesindeki seyyiatı atmaktır.

İmandan gelen hürriyet-i şer’iye iki esası emreder:

Yani, iman bunu iktiza ediyor ki:

1) Tahakküm ve istibdat ile başkasını tezlil etmemek ve zillete düşürmemek.

2) Ve zalimlere tezellül etmemek.

Allah’a hakikî abd olan, başkalara abd olamaz. Birbirinizi, Allah’tan başka, kendinize rab yapmayınız. Yani, Allah’ı tanımayan, her şeye, herkese, nispetine göre bir rububiyet tevehhüm eder, başına musallat eder.

Evet, hürriyet-i şer’iye Cenâb-ı Hakk’ın Rahman, Rahîm tecellisiyle bir ihsanıdır ve imanın bir hassasıdır.

Yaşasın sıdk! Ölsün yeis! Muhabbet devam etsin! Şûra kuvvet bulsun! Bütün levm ve itap ve nefret, heva hevese tâbi olanlara olsun. Selâm ve selâmet, hüdaya tâbi olanlar üstüne olsun. Âmin…

Eski Said Dönemi Eserleri, Hutbe-i Şamiye, s. 355

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*