Anne kokusu

Bir orman kenarında bir oduncu yaşardı.

Oduncu günlük ihtiyaçlarını gidermek için odun keser, eşeğine yükler, pazarda satardı. Oduncunun çocukları çoktu. Hepsi boy boydu. Dokuz çocuğu vardı. Bunların üst başlarını bir türlü tamamlayamazdı. Elbise alsa, ayakkabı alamazdı.

Günlerden bir gün oduncu dağdan kesip hazırladığı odunlarını eşeğe yükledi. Pazarın yolunu tutacağı sırada; sarı saçlı, mavi gözlü, aydan güzel yüzlü bir küçük kızı yanına geldi. “Baba beni de pazara götür’’ diye. Arkasından ağlamaya başladı. Ağladı ağladı, baba yüreği dayanamadı. Oduncu bu küçük kızın ısrarı sonucu pazara götürmek zorunda kaldı.

Pazar yerinde odunlarını sattı. Toplanmaya başladığı sırada bir kadın, bir erkek ve yanlarında bir sürü kılıçlı adam yaklaştı. Adamla kadın küçük kıza hayranlıkla bakmaya başladılar, baktılar baktılar gözlerini kızın güzelliğinden ayıramadılar. Hayranlıklarını gizleyemediler. “Bu kadar güzel bir kız çocuğu ilk defa gördük’’ dediler. Bu, adamla kadın çok iyi giyimli, gösterişli birileriydi. Oduncuya adam dedi ki: “Ben bu ülkenin padişahıyım. Bu da benim eşim, Hanım Sultan’’ dedi. “Lâkin bizim öyle bir derdimiz var ki; çocuklarımız olmuyor”

Padişah:

– “Şu mavi gözlü kız, bizim kızımız olsa, saçlarını altın tarakla tarar annesi ona ipek elbiselerin en güzelini giydirir, süt ile banyo yaptırır, yıkar’’ dedi.

Baba, padişahın bu lâfları karşısında şaşırıp kaldı. Kızına baktı ayağında ayakkabısı yok. Üstünde güzel bir elbisesi yok. Yiyecek zaten yok. Kendi kendine. “Çocukların karınlarını zar zor doyuruyorum. Sarayda rahat eder, kızım deyip kızı padişah ile hanımına vereyim en iyisi” dedi.

Küçük, kızı padişaha evlâtlık olarak verir. Padişah hanımı ve küçük kız sarayın yolunu tutar. Ömründe görmediği yiyecekleri, ömründe görmediği giyecekleri oyuncakları alırlar. Her sabah süt ile saçları yıkanır. Altın tarakla taranır. Bir dediği iki edilmez. Bir gün iki gün derken küçük kız mutsuz mu mutsuz olur. Kendi kendine “Beni hayata bağlayan bir koku vardı. O kokuyu burada bulamıyorum,’’ deyip, ağlamaya başlar.

Küçük kızın bu haline üzülenler bir gün: “her şeyin var, niye böyle üzgünsün hep dalıp dalıp ağlıyorsun’’ derler. Bunun üzerine padişah hekimleri, bahçıvanları toplamış küçük kızın yaşadığı dağa gidin oradaki bütün çiçekleri ağaçları getirin sarayın bahçesine dikin demiş.

Hekimler, bahçıvanlar bütün ağaçlardan, bütün çiçeklerden ve bitkilerden birer ikişer alıp getirmişler. Sarayın bahçesine dikmişler. Sarayın bahçesi bin bir renkli çiçeklerle donatılmış. Lâkin küçük kız: “O koku burada yine yok. Hiçbir çiçekte, bitkide o kokuyu bulamıyorum” deyip yine ağlamaya başlarmış. “Beni hayata bağlayan koku bunların içinde yok,’’ dermiş.

-Padişah yine hekimlerini, bahçıvanlarını toplamış. “Gidin gidin uzak ülkelerden en güzel çiçek kokularını getirin” demiş. Adamlar gönderilmiş. Uzak ülkelerden en güzel çiçekler ve kokuları getirilmiş. Bahçeye getirip dikmişler.

Küçük kız yine. “Bunların içinde de beni hayata bağlayan koku yok” demiş. Bu arada küçük kızın rengi solmuş. Hastalanıp yatağa düşmüş. Küçük kız yemeden içmeden kesilmiş. Bu duruma çok üzülen padişah ve hanımı çaresizlik içinde kıvranıp duruyorlarmış. Kendilerini suçlu hissediyorlarmış. Alıp ailesine geri götürsek dağın başında hekim yok, ilâç yok, daha kötü olur, diye düşünüyorlarmış

Tam o sırada içeri küçük bir kuş gelmiş. Padişahın soytarısı onu yakalamış. Küçük kuş, “bırak beni bırak beni! Ben annemin kokusunu almazsam yaşayamam” demiş.

Bu sesi duyan padişah ve hanımı şaşırıp kalmışlar. Padişah: “Tez küçük kızın annesini, tez burayı getirin’’ demiş.

Küçük kızın annesi içeri girmiş. Küçük kızın saçlarını elleriyle okşamaya başlamış, gözlerinden düşen damlalar küçük kızın yüzünü ıslatmış. Küçük kız gözlerini açmaya çalışmış. Lâkin açamamış.

Dudaklarında ve yanaklarında tebessüm izleri belirmeye başlamış. Ağzından, “beni hayata bağlayan kokuyu alıyorum” diye sözler çıkmaya başlamış. Yavaş yavaş kendine gelmiş gözlerini açmış. Yataktan doğrulmuş annesine sarılmış.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*