Antidemokrat düşmanlığı ve demokratlık

Bendeniz de okuyucularımızın çoğuyla aynı düşünüyorum: Bir politikacının siyasette “demokrat” yani hürriyetçi olup olmaması, diğer tüm özelliklerinden daha önemlidir.

Peki demokratlığı ölçen ölçek nedir?

Bu ölçeklerden biri ve hatta birincisi, bir politikacının demokrasi düşmanlarını sevip sevmemesi olabilir.

Gerçekten siyasette ana damar demokrat ve antidemokrat olarak ikiye ayrılıyorsa demokrat olanların antidemokrat olanlardan hazzetmemesi gerekir.

Bunun tersten ifadesi ise şudur: Bir siyasetçi antidemokratlardan hazzetmiyorsa demokrattır.

Peki acaba bilhassa günümüzde gerçek de böyle midir?
Siyasette ana damar, iktidar muhalefet dengesi içinde ve demokrat antidemokrat olarak yapılanmış olsaydı, bu sonuç makul ve beklenen bir sonuç sayılabilirdi.

Oysa siyaset alt ayrımlarda yani yan damarlarda daima çok çeşitli seçenekler içerir. Zaten siyaset bu seçenekleri üretmek ve hangisinin revaç bulduğunu test etmek için vardır.

Bu sebeple, maalesef, bir siyasetçinin demokrat olması için antidemokratları sevmiyor olması tek başına yeterli gelmeyebilir.

“Düşmanımın düşmanı düşman kaldıkça dostumdur” kuralının siyasette işlememesinin sebebi de bu olsa gerek.

Demokrat siyasetçi, demokratlıktan aynı şeyi anlayan diğer bir siyasetçiyi, hasbelkader başka partide kalmış olsa bile sever ve sevmeli. İçinde bulundukları bölünmüşlük hali için ise yalnızca üzülmeli ve tekrar birleşebilmek için çare bulmaya çalışmalı.

Amma bir siyasetçi, başka siyasetçileri, antidemokratça siyaseti sebebiyle değil de başka özellikleri sebebiyle sevmiyorsa, siyasette demokratlığı sevenler o siyasetçiyi boşuna sevmesinler. Zira hayal kırıklığı yaşamaları kaçınılmazdır.

Peki bir siyasetçiyi demokrat yapan ana özellikler neler olabilir?

1. Demokrat siyasetçi muhalefetteyken iktidarı seviyor olabilir. Her siyaset cereyanı gibi.

Ama asıl mesele iktidar olduğunda ne olacağı. O zaman da kendisine yapılan muhalefeti seviyor olmalı ki gerçekten demokrat olmuş olsun, demokratlığını göstermiş olsun.

Zira muhalefeti sevmeyen iktidar sahipleri göğe bulutla “Ben demokratım” diye yazsa yine inanmamak lâzım. Malum, içtimaî rüzgârlar siyaset göğünü de çabuk değiştirir.

(Yalnız, hakkını yemeyelim! Bizim bu günkü muhalefetimizin sevilesi yanından çok kızılası özelliği var. Bu bahis bahsimizden hariçtir).

2. Demokrat siyasetçi hem iktidardayken ve hem de muhalefetteyken, parti içi demokrasiyi de sever ve önem verir.

“Tek yürek” olmak siyasetin gereğidir ama mesela bir araya gelen on kişiden her birinin “on akılla düşünmesi, yirmi gözle görmesi, yirmi kulakla işitmesi” için, önce her birinin bu niyete sahip olması lâzım. Yani sadece çenesi değil kafa kulağı da kalp kulağı da açık olacak ki denetlendiğini bilsin ve hizmeti faydalı olsun.

3. Demokrat siyasetçi şahsî karizma siyaseti yapmaz, ekip siyaseti yürütür.

Zira bilir ki sadece din işinde değil dünya işinde de zaman şahıs ve şahsiyet zamanı değil, zaman ekip ve cemaat zamanıdır.

Bilir ki; şahıslar dâhi de olsalar çabucak gözden düşürülebilirler ve hayal kırıklığına sebep olabilirler. Yanıltılabilirler ve arkalarından gelenleri de yanıltabilirler.

Oysa mütesanit heyetlerden birinin bir tarafı tökezlese diğerleri onun o eksiğini derhal kapatabilirler.

4. Demokrat siyasetçi demokratlık gibi temel değerleri dışında her konuda nasihate açık olur. Burnunun doğrusuna gitmez.

İşte üzerinde çalışılmaya değer dört hüküm. Destek ve katkılarınızı bekliyorum.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*