Arakan Müslümanlarını kim öldürüyor?

altBugünkü makalede arz edeceklerimizi anlatabilmemiz hiç de kolay olmayacak.

İddialarımızın altını dolduracak doğru haber ve hakikatli bilgiden maalesef efkâr-ı amme o kadar uzaklaştırılmış ki… Toplumumuz; global dinsizlik cereyanlarına kuvvet veren sermayenin kontrolündeki medya ile çepeçevre kuşatıldığından, yanlış bilgilerle hakikatler örtülmüş durumda. İtham edilen bir kaç gazete, internet sayfası ve belki de yüzü bulmayan bloglar… Milyarlarca doları Trump hadisesinde piyasaya sürdüğünü itiraf eden Soros’dan tutunuz, Katar’da Arap Baharı’nı medya üzerinden organize eden neocon destekli merkezlere kadar… Globalleşmeyi, ellerine geçirdikleri kapital ve dayandıkları ABD ve İngiltere gibi ülkelerin imkânlarıyla lehine çevirmiş bahsettiğimiz cereyanların medya üzerindeki tesiri dünyanın dört bir yanında hissediliyor. Tıpkı bir terör örgütü gibi organize olmuş bu medya kontrolleri, menfaatlerine zarar verecek ayrıntıların bile gazetelere yansımasını istemiyorlar.

Dünyanın Arakan’a bu denli sessiz kalmasını merak edenler, Vahşi Batı´nın! (İkinci Avrupa’nın) çifte standardına olayı bağlayabilirler. Dünyanın diğer bölgelerindeki Müslüman katliâmına tepki veren bilhassa ABD ve AB’deki kamuoyu, Arakan’da daha dikkatli davranıyor, görünüyor. Zira gözlemciler, bu bölgede, İngiltere’nin imkânlarını kullanan neoliberallerin, Bangladeş’te olduğu gibi burada da Siyasal İslâm’ı menfaatleri uğrunda kullandıklarına inanıyorlar. Bangladeş’te Cemaat-i İslâmiye’nin içine sızarak buradaki masumları hükümetle karşı karşıya bıraktıktan sonra sırra kadem bastılar.

İNGİLTERE, NEOLİBERALLER VE SİYASAL İSLÂM…

Arap âleminin göz bebeği İhvan-ı Müslimîn’in itirafnamelerini incelediğimizde, merhum şehit Seyyid Kutup başta olmak üzere, birçok muhterem insanın teşkilât içindeki İngiliz tesirinden şikâyet ettiklerini göreceksiniz. En son hadisede, Şarkulavsat’ın yazdığı 1 Milyar 250 Milyon dolarlık ihtilâl yardımını da bugüne kadar hiç kimse tekzip etmedi. Aynı olayın, Hint ve Myanmar Müslümanları için de geçerli olmayacağını hiç kimse iddia edemiyor. Geçmişi de dessas ve emperyalist politikalara dayanan ve Bediüzzaman’ın tabiriyle “yine hasis, pis, menfaati için İslâmlarda ve Asya’da dinsizliğin intişarına taraftar olan fitnekâr ve cebbar hükümet…” İngilizlerin var oldukları her yerde; insaniyeti perişan edecek her hadisede olmasını, artık kabul etmek zorundayız. 1948 şartlarında, inkâr-ı uluhiyetin fikren dünyada inişe başladığı hengâmda, bilmecburiye Myanmar´a bağımsızlık tanıyan İngiltere’nin; Arap âleminde, Hindistan’da, Pakistan’da ve Körfez’de (Yemen dahil) bugün oynadığı fitnekâr rolü görmemek, hakikaten insanlığa bir su-i kasttır.

Doğrudur, İngiliz Devletinin imkânlarını kullananlar, cinayetleri İngiltere adına işlemiyorlar. Terör ve emperyalizmdeki özelleşmede, buradaki ihlâlleri neoliberaller yüklenmiş durumdalar. Düne kadar Çin Uygur’undaki Müslümanların arasına rüşvetle adam koyup o masumları Çin hükümetine kışkırtanlarla, Arakan’daki Müslümanları Myanmar hükümetine karşı kışkırtanlar, aynı şirketin veya cereyanın mensupları değil mi?

İşledikleri cinayetlerin faturasını ödememek veya neocon-neoliberal ittifakının kontrol ettiği sermayeden yararlanmak için Avrupa Birliği’nden çıkan İngiltere’nin, bugün Yemen’de oynadığı rolü iyi anlayabilmek için, Körfez ülkelerindeki hadiseleri mercek altına almak lâzım değil mi? Myanmar’ın zulmünden dünyayı haberdar eden Londra’nın dessaslığı ve pişkinliği de çok ilginç. Bölgedeki tesir sahasını genişletmek ve sömürmek uğruna hem Myanmar’da ve hem de Uyguristan’da, Arap âleminde Müslüman kanı akıtanların düşmanlığı elbette İslâm’adır. Yani hem dünya genelinde ve hem de AB’de Hıristiyanlığa ve bilhassa AB’ye kuvvet veren Kur´ân’adır.

Neden neoliberallerle neoconlar dünyanın dört bir yanında Müslümanlarla savaşıyorlar, sorusunun cevabını yalnız günümüzle veremeyiz. 1920’lerden bu yana; Kur’ân’daki imanî hakikatlerle her iki global dinsiz cereyanın kalelerini zir u zeber eden Müslümanlar, Hıristiyanlık dünyasının ayağa kalkmasını sağladılar. 1950’lerden sonra saldırgan dinsizlik ve ihtilâlcilikle bütün dünyayı ele geçirebileceklerine kesin inanan Avrupa dinsizleri, kendilerine en büyük darbenin Müslümanlardan geldiğini çok iyi biliyorlardı. Müslümanların siyasî zaaflarından, ihtilâflarından ve cehaletlerinden istifade ile bazen İhvan’ın, bazen Cemaati İslâmî’nin Yemen’de hem selefîlerin ve Şia’nın saflarına karışarak onları, bulundukları coğrafyalardaki hükümetlere ezdiren turuncu devrimi neoliberallerin Arakan’daki rolüne dikkat edilmeden, problemin çözüleceğine inanmıyoruz.

NEOLİBERALLERİN BUDİZM DÜŞMANLIĞI…

Neoliberallerin Budizme düşman olduğunu söylememiz, bu cereyanın mahiyetini bilmeyenlere garip gelebilir. Onların misyonlarında her türlü mukaddese saldırmak var. Ya tahrip etmek veya itibarsızlaştırmak bu cereyanın temel özelliklerindendir. Son 30 yılda Avrupa’da, buradaki insanlar İslâm’a yönelmesinler diye neoliberaller, Budistleri bu kıt’ada öne çıkarmışlardı. Bize göre Hak din olmasa da, nihayetinde mensuplarını insanî değerlere teşvik eden bir din… Aile, barış, çevre, temel ahlâk, sosyal adalet gibi değerler orada da var… Angela’nın tabiriyle “Liberal Yüzyılda“ atağa kalkan neoliberaller, bunlara da tahammül edemediklerinden, düne kadar yüceltikleri Budizmi, bugün Arakan’da dünya kamuoyunun ayakları altında paspas yaptılar. Müslümanlar maddeten katledilirken Arakan’da, manen de, Myanmar’da Budizm katlediliyor. Hem de Çin’in dindarlığa dönüş yaptığı bir zamanda… Neoliberaller, dünyanın neresinde, insanların çatışmasına vesile olabilecek noktalar varsa, hepsini programlamışlar ve projelendirmişler. Müslüman-Budist, Türk-Kürt, Şia–Ehl-i Sünnet, Yerli–Yabancı, Avrupalı-Mülteci… Çatışmaya sebep olabilecek ne hayal edebiliyorsanız… Ve meşhur bankalar ve fonlarla sömürdükleri parayı da elemanlarıyla o bölgeye gönderiyorlar… 20 yıldan ziyadedir, Türkiye’nin doğusuna dikkatleri çekmeye çalıştık. Sonra Arap Dünyasına… Lâtin Amerikasına… Halbuki merkezleri belli, teorisyenleri belli ve hatta çalışanları belli olan bu barış karşıtı projeye neden Türkiye medyası ses çıkaramıyor… Onlardan bazıları, belki de o rüşvetlerden almış olduklarından, hep en uzak noktalara işaret edip ilgisizleri yazıyorlar.

Brexit’ten bu yana İngiltere’den bahseden kaç yazı okuyabildiniz. Varsın Trump, Soros’u terörist ilân etsin… Londra Borsası neolibarellerin kontrolünde olduktan sonra…

Benzer konuda makaleler:

2 Yorum

  1. Allah c.c. senden razı olsun Şükrü Abim..
    Bu katliamları yaptıranların, şerler kendilerine döner de içinde boğulup kahru perişan olurlar İnşallah

  2. Dünyaya dört boyutuyla bakıldığında, doğrular daha güzel ortaya çıkıyor… Hem orada terörü Kuveyt üzerinden finanse et, hem de terör var diye bağır… İşte buna Salamon oyunu derler. Allah basiretimizi açan bu yazıları çoğalttırsın, inşallah..

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*