Arap baharı veya yarım kalmış proje

Image
Hadiselere teşhis koymak o kadar zor ki… Medeniyetin harikaları medeniyete karşı kullanılınca, her yönü bilgi kirliliği kapatıyor. Dehşetli cereyanların mahiyetini bilemiyoruz. Soygunda teşhis edemediğimiz hırsızı caddede arıyoruz gibi…

Müslümanı yılan bir delikten bir defa sokar, atasözünü geçelim. Zalimlerin bizde yaptıkları ihtilâllerin İslâm âlemindeki yansımalarına “devrim“ diyerek alkış tuttuğumuzu bir kenara yazalım.

Bunları ifade ederken, çoktandır olgunlaştığı halde emperyalistlerce muhafaza edilen Tunus’un diktatörlüğünün aniden dalından düşüşünü ayrı bir kareye yerleştirirken, bu turuncunun giden mevsimlere ait olduğunu da belirtelim. Yine de kadın polisin tokadına dayanamayarak intiharıyla hadiseyi başlatan kahramana mahcubuz. Zira bilerek masumu tokatlayan kadın polis serbest…
Ahirzamanın din karşıtı cereyanlarını tanımayanlar, onların hile ve oyun ile iş tuttuklarını nereden bilsinler ki… Ahirzaman atlasını okuyamayanların yakalandıkları cehalet, onları bu korkunç fitnenin tuzağına düşürüyor. Çekirdeği inkâr-ı ulûhiyet, yani Allah’ı inkâr ve bütün otoritelere başkaldırı olan dinsizlik cereyanlarını az da olsa tanıyabilmek için 19. yüzyıldan başlayarak Avrupa ve Türkiye tarihlerini bu açılardan harmanlamak gerekiyor. Veyahut da ahirzamanı Kur’ân’ın nuruyla Efendimizin (a.s.m.) rehberliğinde en doğru okumuş Bediüzzaman’ın külliyatını baştan sona kadar dikkatlice tetkik etmekle de olur. Bu ikincisi daha derli toplu, kolay ve basitçedir. Bir külliyat çerçevesine alınmış altı bin sayfalık eseri okumak daha kolay gelmez mi bize? İnanınız ki, bu düşünce ile böyle bir çalışmayı başarabilenler girift düğümleri çözmenin anahtarını elde etmiş olurlar.

İKİ YANLIŞTAN BİR DOĞRU ÇIKMIYOR…

Evet, iki yanlıştan bir doğru çıkmıyor. Koynunda zulüm, kaos ve sefaheti saklayan global dinsizlik,
Arapların muhtaç oldukları hürriyeti göstererek ihtilâl fişeğini patlattı. Yeni Asya, ihtilâlin doğru hürriyeti netice vermeyeceğini anlatmaya çalıştı. Ekserî ihtilâllerde Yahudi parmağı olacağını, ahirzaman dinsizliğinin burada da Müslümanları aldattığını ve “kâfirlerin kılıncıyla ferecin gelmeyeceğini” efkâr-ı âmmeye duyurmaya çalıştı. Fakat maalesef ihtilâl yapacağını yapıyor. Bağdat ve Kabil ile akmaya başlayan Müslüman kanı Misrata’da, Trablus, Bingazi, San’a ve Dara’da da akmaya devam ediyor.
Biliyoruz, bıkkınlık veriyor. BOP ile başlayan hikâyeler Irak´ın kanlı vampiri Paul Wolfowitz… Yalana müesses milyonlarca senaryo… Ve Türk liberallerinin oynadıkları roller… Neoconların çizgisinde yürüyen AKP hükümeti… Biz Müslümanlar felâketi Bağdat ve Kabil ile sınırlı sanmıştık. Bilemediğimiz birşey vardı. Avrupa ve Amerika’da millî politikaları da esir alan global zındıka enstitülerinin mahiyetlerini ve çalışma usûllerini bilmiyorduk. Sokakta selâmlaştığımız bazı profları ve STK temsilcilerini global emellerinde çalıştıran enstitülerin varlıklarını da, niyetlerini de bir türlü kabul edemedik. Bolşevik ihtilâlini finanse eden Rotschild ailesinin, aynı zamanda BOP çerçevesinde işgal edilerek kaosa itilecek Arap coğrafyasında finansör olduğunu anlayamadık. Türkiye ekonomisini küresel çekirge sürüsünün işgaline hazırlayan Kemal Derviş’i tanıyamadığımız gibi, yıllarca kaos mimarı ve sefih hayatın temsilcisi George Soros’u hayırhah, yardımsever büyük iş adamı olarak bildik. Sonra bir para sihirbazı olarak tanıdığımız adamın temsil ettiği global gücün Türkiye’nin damarlarına kadar sızdığını bir türlü kabul edemedik. Çünkü onun yardımıyla hâlâ dönen STK çarkları, medya tezgâhları ve siyaset dümeni, ahirzaman dinsizliğini tanımayı engelliyor.

ARAP BAHARI GERÇEKLEŞECEKTİR…

Arap baharı bir hayal değildir. Yalnız, Türkiye siyasetçileri ahirzaman dinsizliğinin mengenesinden kurtulmadan, bu diyara bahar gelmeyecek gibi… Baharın kokusunu alan küresel dinsiz çeteler istikbali manipüle etmeye çalışıyorlar. Belki geciktirecek, fakat engel olamayacaklar hakikî baharımıza. Türkiye’miz Avrupalı ve Amerikalı dinsizlere alet olmamalıydı… Onların bu coğrafyaya gelmekte olan belâdan mutlaka haberleri vardı. Erbil devletçiğinin askerî eğitim ve teçhizatı ihalesini alan İsrail’in “Arap devrimlerinden” habersiz olması mümkün müydü? Yemen muhaliflerine giden silâhlardan, Suriye’yi ateşe veren ajanlardan ve Libya üzerindeki akbabalardan biz de habersiz olamazdık. Peki neden hâlâ susuyor Yeni Osmanlılar? One minute kahramanları, Avrupa Parlamentosunda kükreyenler nerede? Müslüman kanı böyle oluk oluk akarken bîgâne kalmak Müslüman Türklere yakışır mı? Hani İslâm Konferansı Teşkilâtının başkanlığı bizdeydi? Sevgili Davutoğlu’nun derin bilgisi Müslümanlar arasındaki binlerce birlikteliği uyandırmaya yeterlidir, kanaatindeyiz. Yoksa Davutoğlu’nu durdururlar mı devrede…
Yazımızın gerisinde aczimizi ifade etmiştik… Dezenformasyonla her yönümüz kapalı… Teşhis o denli zor ki… İçimizi kemiren bir endişeyi de dillendirmeden geçmeyeceğiz. Neoconların Petrol Adam Bush ile başlattıkları BOP’la demokrasi ihracı projesini, güvercinleri sıkıştıran şahinler tekrar yürürlüğe mi sokuyorlar diye derin endişelerle doluyuz. İnşaallah Müslümanların gözyaşları, duâları ve akan kanı öyle dehşetli senaryolara müsaade etmeyecek ve global ahirzaman dinsizleri hem genelde ve hem de Türkiye’mizde deşifre olacaklar diye Rabbimizden niyaz ediyoruz. Müslümanların beş vakit namazlarının akabinde bu fitnenin sönmesi için duâ ettiklerine inanıyoruz.

 

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*