Arap devrimlerinin sırrı çözüldü!

Image
Hâdiselere Türkiye medyası penceresinden bakanlar bu yazıyı anlamayabilirler… Yine de okumalarında zarar yok. Bizdeki 12 Eylül ve dünyadaki 11 Eylül sonrasını hakim cereyanların istediği istikamette tahlile girişenler, bazı doğrulara temelden itiraz ettiklerinden, Turuncu Devrimcilerin küresel icraatlarını sivil girişim, hürriyet ve modernite adına çoğu kez hoş karşılıyorlar.

İşin can alıcı noktası ise; Amerika ve Avrupa çıkışlı, sivil organizasyon şeklinde görünen ve global çıkar ilişkilerini maharetle örtebilen örgütlerin hürriyet ve demokrasi taraftarı geçinmeleri… Ayrıca icraatlarına diktatörlüklerin hüküm sürdüğü, yoğun insan hakları ihlâllerinin yaşandığı ve bu yüzden devletlerin zayıfladığı yerlerden başlıyorlar. Kurdun sürüdeki zayıf ve hasta olanlara öncelikle saldırdığı gibi…

Bunların sebep oldukları sivil cinayetlere maalesef ABD ve AB´de bazı global güçler de küresel çıkarları için destek veriyorlar. Meselâ Sırbistan´da Miloseviç´i devirirken, karşılarında bir savaş suçlusu, diktatör ve hak ihlâlcisini buluyorlar… Açık Toplum Enstitüsü ve Freedom House gibi örgütlerin paralarıyla Belgrad´da organize olan hareketin ismi OTPOR, karşılığı KIYAM… Amblemi ise sıkılmış yumruk… Bu gençlerin Sırbistan´ın idaresini organize etmeleri istikametinde Açık Toplum Enstitüsü öncülüğündeki STK çalışmaları ve dernekleşmeleri fevkalâde önemlidir…
Kıyam hareketi 2003 yılında Tiflis üniversitesinin öğrencileri arasında CAMARA olur. Yani “Yeter!” Turuncu Devrim burada adeta okullaşır. Örgütte çalıştıracağı gençlere bir sene boyunca kurslar verir. Soros´un Açık Toplum Enstitüsü buradaki kurslar için 500 milyon dolar harcadığını itiraf ediyor. Ve ağır başlı ve deneyimli Devlet Başkanı Shevardnadze Amerika´da yetişen Saakaşvili´nin organize ettiği gençler karşısında pes ediyor. 2004 yılındaki Kiev Devriminde Turuncuların ismi PORA olacaktır. Yâni “zamanıdır.” Belgrad´daki OTPOR Ukraynalı gençleri bir sene boyunca Soros´un yardımıyla devrim için eğitecektir.
Ve son günlerde Arap dünyasındaki göstericilerin ellerinde Belgrad, Tiflis ve Gürcistan çıkışlı tişört, bayrak, afiş ve flamaları göreceksiniz. Çarşaflı kadınların elinde OTPOR´lu bayraklar. Ve Süddeutsche Zeitung gazetesine göre Tahrir Meydanında bine varan Balkanlı veya Avrupalı neoliberal devrimciler dayanışma için Kahire´ye gelmişlerdir.

SOSYAL PAYLAŞIM AĞLARI DEVRİM YAPAMAZ…

Bu hususta da Türkiye medyası körleri ve sağırları oyanmaya başladı.
Neoliberallerin birkaç seneden beri ihtilâllerinde kullandıkları facebook, twitter ve interneti artık inkâr edemediklerinden, Arap âlemindeki ihtilâlleri bu “sosyal ağa” vermeye başladılar. Haberleşmeyi sağlayan bu sosyal ağ olsa olsa bir araç olabilir devrimlerde… Peki, bu aracı global olarak kim kullanıyor, bütün bu ağlara ihtilâlcilerin kullandıkları bilgileri hangi organizasyonlar yüklüyor? Milyonlarca doları bulan bu harcamalar hangi havuzlardan yapılıyor? Türkiye hükümeti ve Türkiye´deki STK´lar bu işin neresinde duruyorlar? Bütün bu soruların cevaplarını bildikleri halde “beslemelerin baskısıyla” medyamızda bu hususta tam bir karartma görüyoruz. Avrupa basını da rahat değil. Fakat az da olsa sağdan soldan sızmalar var. İnternet gazeteciliğinin önemini unutmamak lâzım. Meselâ hem Avrupa ve hem Amerikalı insâniyetperverler, Albert Einstein Enstitüsündeki Harwardlı Prof´un neoliberaller için bir İHTİLÂL EL KİTABI hazırladığını yazıyorlar. Sihir ve manyetizmada da meşhur olan fFacebook devrimcisi Gene Sharp´ın ihtilâl el kitabı 28 dile çevrilerek internet ağına yerleştiriliyor. Yazar kitabı için “Silâhsız ve sivil olan bu metodla problemler çözülmeyebilir, fakat zaferlerin elde edilmesinde fevkalâde etkili ve başarılıdır” diyor.

TÜRKİYE BU İŞİN NERESİNDE?

“Devrim evvelâ çocuklarını yer,” önemli bir tesbittir. Kaddafi, Bin Ali, Mübarek ve Saddam´lar bizdeki “Kemalist devrim” örnek alınarak gerçekleştirilen devrimlerin mahsulleriydi. Görüyoruz ki, demokrasi düşmanı Bolşevikler, yeni devrimlerle eski yoldaşlarını yiyorlar. Şayet 28 Şubat bir devrim sayılacaksa, AKP de devrim ürünü bir partidir. Şayet AKP, çevresini habis bir ağ gibi saran neoliberal kuşatmasını “ittihad-ı İslâm” ile parçalayamaz ise, Soros´un emrindeki STK´larla Diyarbakır merkezli BDP´liler Diyabakır meydanına doluşacaklar. Bu hususu hem Cem Boyner, hem de Selahattin Demirtaş ihsas ettiler…
Bildiğiniz gibi bir müddet önce Yemen´deki isyancılara giden silâhların Türkiye´den gönderildiği ortaya çıkmıştı, fakat hemen üzeri örtüldü. Bizim kanaatimize göre İslâm âlemindeki Turuncu Devrimcilerin Ortadoğu’daki ana üsleri Türkiye´dir. Zirâ bu devrimciler hem parlamentoda, hem üniversitelerde, hem Türkiye genelindeki STK´larda büyük bir güce sahip görünüyorlar. Denilebilir ki, 1950´lerdeki Baas ihtilâllerini Arap ülkelerinde organizeye yardımcı olan Kemalizm 2011 yılında yeni devrimler için de yardımcı olmaya çalışıyor. Türkiye´nin doğusunda Turuncu Devrimcilerin ana üssü ve tam batısında ise Troçkistlerin her an ele geçirebileceği NATO. Doğrusu bıçak sırtında yürüyen Türkiye´ye Allah yardım etsin.
Yazımızı Bedîüzzaman Hazretlerinin muhteşem cümleleriyle bitirelim: “Biz ferec ve ferah ve sürûr ve fütühat isteriz. Fakat kâfirlerin kılıcıyla değil! Kâfirlerin kılıçları başlarını yesin; kılıçlarından gelen fayda bize lâzım değil. Zâten o mütemerrid ecnebilerdir ki, münafıkları ehl-i îmana musallat ettiler ve zındıkları yetiştirdiler.”

{mosmodule module=imza-sukrut}Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*