Arapça metnini geçiniz, mealinden anlayabilir misiniz!

Her Müslümanın temel vazifesi, Kur’ân’ı okumak, anlamak, müzakere, mütalâa ile hakikatlerini tefekkür edip, özümsemek, benimsemek ve hayatına yansıtmak değil midir?
Zaten dünyaya bunun için gönderildik. Bunda mutabıkız. Ancak, bunu nasıl yapacağız?

Elbette, Kur’ân’ın en geniş, en orijinal, bütün asırları tarayan ve ilk tefsiri olan hadis-i şerif, yani, Sünnet-i Seniyye’ye müracaat ederek…

Apaçık Türkçe olan coğrafya, edebiyat, fizik, kimya, biyoloji, ruhiyet/psikoloji, içtimaiyat/sosyoloji kitaplarını bir muallim olmaksızın anlayabilir misiniz?

“Meallerine bakarak anlıyoruz!” diyorsanız; iddianızı baştan kendiniz peşinen çürütmüşsünüzdür!..

Farz-ı muhal, Arapça’ya hâkim olsanız, öz be öz Türkçe meal, tercümesini dahi okusanız, yine de anlamayabilirsiniz.

Meselâ, yukarıdaki âyetlerin kısa mealleri şöyledir:

“Biz, anlayıp düşünmeniz için onu Arapça bir Kur’ân kıldık.” (Zuhruf Sûresinin 3.) “Biz onu, akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur’ân olarak indirdik.” (Yusuf Sûresi, 2.) “Anlayasınız, akıl erdiresiniz” demek, araştırasınız, tetkik, tefekkür, müzakere, mütalâa edesiniz, demektir…

Saniyen, Allah birdir, şeriki, naziri, benzeri, muini, yardımcısı, niddi, zıddı yoktur. Sonsuz isim ve sıfatlar sahibidir. Bin civarındaki âyet “tevhid” ile, yani vahdaniyeti, ehadiyeti ile ilgilidir. O halde tek olan Allah’ın Kur’ân’da “Biz” diye beyan etmesinin hakikati, sırrı, hikmeti nedir? Bu meallerle anlaşılabilir, anlatılabilir mi? Öyle ise, başta nakli (hadis-i şerif), aklî, mantıkî, ilmî, yani, manevî, sosyal, fennî tefsir lâzımdır.

Meselâ, “Ve izessuhufu nuşiret” (Tekvir Sûresi, 10.) âyetinin meali “Sayfalar açıldığında…” şeklindedir. Bundan ne anladınız? Hangi sayfalar kast ediliyor, nerede, ne zaman, nasıl? İşte bu mealden anlaşılması imkânsız yüzlerce manası var: “Ve izessuhufu nuşiret”, amellerimizin yazılı olduğu sayfalar açıldığında… Hangi ameller? Başta iman esasları, ibadetler, ahlâk, ilim, tefekkür, zikir, şükür, yeme-içme, konuşma, uyuma, evlenme, eğlenme, iyilik, dayanışma, vs., vs. bütün ameller, işler… Müsbet-menfi, iyi-kötü, hayır-şer ne kadar söz, fiil, davranış ve hallerimizin yazıldıkları, arşivlendikleri, kaydedildikleri sayfalar…

“Sayfalar açıldığında” şu sualleri de gerektirir: Sayfalar nerede, ne zaman, nasıl, niçin açılacaktır?

Cevap: Haşir’den sonra kurulacak Hesap ve Mizan’da… Yani, kâinatın ölümü Kıyametten sonra, tekrar bütün insanların diriltileceği haşir meydanında…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*