Arefe günü yarındır!

Hatırlarsanız, 2010 senesi Ramazan Bayramından bir gün önce yazdığımız yazının başlığı “Bugün Arefe değil!” idi.

O yazıyı okuyan birçok dostumuz da, “Doğru söylemişsiniz yahu, bu karıştırılan bir şeydi” diye hissiyatlarını dile getirmişlerdi. Gerçekten de, herhâlde sadece bizim milletimize has olan âdetlerden biri de bu. Yâni, esas doğru olan Kurban Bayramı’ndan bir gün öncesine “Arefe” demek lâzımken, bizim milletimiz Ramazan Bayramı’ndan bir gün önceye de “Arefe” der. Hâlbuki öyle değil. Arefe sadece Kurban Bayramı’ndan bir gün önceki gündür. Hatta Erzurum’da arefeden bir gün önceki güne de “şerefe” derler. Her neyse… İşte biz o yazıya atfen bu başlığı kullandık. Gerçi bunu yarın, yâni tam Arefe gününde “Bugün Arefe!“ diye yazacaktık. Fakat o güne, yani Arefe gününe has birkaç ibadet ve zikri şimdiden hatırlatmak için, bugünden yazıyoruz. Olur ya, o ibadetleri unutan veya yapmak isteyen bir kardeşimiz, “Yahu, keşke dünden hatırlatsaydınız” diyebilir.

Evet, İslâm’ın şartlarından; bütün Müslümanların yerine getirmeye muktedir olamadığı, en sonuncusu ve bir cihette en zoru “Hac ibadeti”dir. Niye öyledir? Bir defa Hac hem mal, hem de bedenen yapılan özel bir ibadettir. Şeâir-i İslâmiyenin birincilerinden olan kelime-i şehadet, namaz ve oruç bedenen yapıldığından, her mükellef Müslüman bunları îfa edip, yerine getirebilir. Sadece mal ile yapılan zekât da, malum, varlıklı olanlarca verilebiliyor, yani sadece mal ile yapılan bir ibadettir. Ama Hac ise, hem mal ile, hem de bedenen ifa edilen bir ibadettir. Hacca gitmenin maddî şartlarını temin edemeyen Müslümanlara, bu farzı yerine getirmediğinden dolayı, bir mesuliyet de yüklenmiyor. İşte onun için böyle zor bir ibadettir Hac. Bu ve bunun gibi bazı zorluklarından dolayı da Peygamber (asm), “Hac meşakkattir“ buyurmuştur.

Ve bu Haccın özü, esas rüknü de, yine Peygamberimizin (asm) ifadesiyle “Hac arafattır” şeklinde kendini buluyor. İşte böyle büyük bir ibadetin yapıldığı güne, yani Müslümanların hacı olmaları için çıktığı ve vakfeye durduğu Arafat dağından (tepesinden) dolayı, o güne “Arefe” denmiştir. Tabii, “bilişmek, tanışmak” mânâsına da gelen bu kelime, Hz. Âdem ile Hava anamızın, Cennetten indirildikten sonra dünyada buluştukları ilk mekân olmasından dolayı da böyle denildiği söyleniyor. İşte, yarın idrak edeceğimiz o Arefe günü ile alâkalı, Peygamberimizin (asm) birçok hadis-i şerif ve tahşidatı vardır. Bunlardan en mühimi de o gün tutulan oruçtur. O orucun, “geçmiş ve gelecek yılların günahlarına kefaret olacağını” söylemektedir Resulullah (asm). Aslında Zilhicce’nin ilk dokuz günü oruç tutmak da çok faziletlidir. Fakat bu dokuz gün orucu tutamayanların, Arefe günü oruç tutması da makbuldür. Ayrıca, Arefe günü sabah namazının farzından sonra başlayıp, Kurban Bayramı’nın dördüncü gününün ikindi namazı farzından sonra söylenip bitecek olan teşrik tekbirleri de vardır. Bu tekbirler de “Allah-u Ekber Allah-u Ekber Lâ ilâhe İllâllahü Vallâhü Ekber, Allah-u Ekber ve Lillâhil-Hamd” şeklinde söylenir ve farzdan selâm verince, “Allahümme ente’s-selâmu…“ demeden önce söylenir. Ayrıca Üstadımız Bediüzzaman Hazretlerinin bir virdi olan “bin İhlâs-ı Şerif okuma” ibadeti vardır ki, Üstad onu şöyle ifade ediyor: “Aziz, mübarek kardeşlerim, pek çok selâm… Bizim memlekette eskide Arefe gününde bin İhlâs-ı Şerif okurduk. Ben, şimdi bir gün evvel beş yüz ve Arefe’de dahi beş yüz okuyabilirim. Kendine güvenen, birden okuyabilir. Ben, gerçi sizleri göremiyorum ve hususî her birinizle görüşmüyorum, fakat ben, ekser vakitler, dua içinde her birinizle bazen ismiyle sohbet ederim.” (Şuâlar s. 266)

Evet, birçok faziletleri içinde bulunduran, “âlem-i İslâmın büyük semavî kongresi”nin gerçekleştiği günde, adeta kefenlerine bürünmüş gibi toplanan insanların en makbul dualarına iştirak etmek için bu günü hayırlarla geçirelim. Hz. Peygamberin (asm) Veda Hutbesi’nde irad ettiği o Arafat meydanına gitmek kendilerine nasip olmayanların da gitmesini, Cenab-ı Hak’tan niyaz eder, bu günlerde yaptığımız ibadetlerin, Arafat meydanında yapılanlar gibi sevaptar olmasını dilerim. Şimdiden, Kurban Bayramınızı tebrik ederim.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*