Aşure orucu iki gündür!

Yeni bir hicrî yıla, Hz. Peygamber’in (asm) hicretini hatırlatan yıla, Muharrem ayı ile başlayıverdik elhamdülillah. Ramazan ayındaki farz oruçtan sonra en faziletli oruçlardan biri de, içerisine yeni girdiğimiz Muharrem’de tutulan oruçlardır.
Başka zamanlarda sadece Cuma veya Cumartesi günleri oruç tutmak tenzîhen mekruhken, Muharrem ayının da içinde olduğu dört haram ayda (Muharrem, Receb, Zilkade ve Zilhicce) Perşembe, Cuma ve Cumartesi günleri oruç tutmanın faziletine dair hadis-i şerifte çok terviç ve rağbet var. Bu mübarek Muharrem ayının en mühim ve çok Müslüman tarafından bilinen orucu da “Aşure Günü orucu”dur. (Aslında aşure, Arapça on sayısı demek olan “aşere”den gelen bir kelimedir. Hem Muharrem ayının 10. gününü ifade eder, hem de geçmiş Peygamberlerin yaşadığı on hadisesinin vuku bulduğu gün olması hasebiyle öyle ifade edilmiş.)

İşte, bizim yazıya başlık olarak koyduğumuz mesele de budur. Bununla alâkalı olarak kaynağından bir kısım bilgiyi buraya alarak, bu konudaki düşüncemizi sonrasında ifade edelim:

“..Peygamberimiz (asm) Aşure Günü oruç tutmanın bir senelik geçmiş günahları affedebileceğini bildirmektedir. Ancak Yahudilere benzememek için, Aşure Gününden bir gün öncesini veya sonrasını da oruçlu geçirmek tavsiye edilmiştir. İbn-i Abbas (ra) bununla ilgili olarak şöyle bir hadis rivayet eder: ‘Aşure Günü oruç tutun, fakat Yahudilere muhalefet edin. Ondan bir gün önce veya sonrayı da oruçlu geçirin.’”

Gazetemiz Yeni Asya’nın 2002 yılında okuyucularına hediye ettiği “Câmiü’s-Sağir” isimli hadis kitabından aldığımız bu bilgiye göre, Aşure Gününde tutulacak orucun şeklini Peygamberimiz (asm) çok güzel ifade etmişlerdir. Yani, o günde birçok peygamberle alâkalı güzellikler olduğundan dolayı, Yahudiler ve Hıristiyanlar da oruç tuttuğundan, onlara benzer gibi olmamak için ince bir ölçüyle, bir gün önce veya bir gün sonrasını da ilâve ederek oruç tutulmasını tenbih etmiştir. Buradaki incelik, ya 9-10. veya 10-11. günlerde olmak üzere iki gün oruç tutmaktır.

İşte, bu özelliğe dikkat etmeyen bazı hocalar, vaaz ve hutbelerde; 9-10-11. günlerde üç gün oruç tutulmasını cemaate söylüyorlar. Hadisin mânâsı kaybolduğu gibi, çoğu ehl-i tahkik olmayan Müslümana da o şekilde oruç tutturuyorlar.

Tabiî, burada denilebilir ki, ”Yahu ne var bunda, bu kadar abartmaya ne lüzum var? Ha iki olmuş, ha üç, ne fark eder? Fazla olsa daha sevaplı olur, vs.” O zaman 361 gün oruç tutalım, ne olacak ki (!)? Olmuyor, değil mi? İşi aslına uygun yapmak lâzım. Tıpkı namazdan sonra ‘33 defa’ çekilen tesbihler gibi… Sevap olsun diye 50 defa, 100 defa veya canımızın istediği kadar çekmek olmuyor değil mi? Yoksa şifre bozulur, belki de maksad tam yerine gelmemiş olur.

Hâsılı, Peygamberimiz (asm) nasıl yapmışsa öyle yapmak, onun yaptığına—zahiren daha fazla sevap getirecek gibi gözükse de—ilâve yapmamak, en müstakîmi ve Sünnet-i Seniyyeye harfiyen uyma noktasında en doğrusudur, sadakatin de gereğidir. Nitekim onun sünnetine hüve hüvesine uymanın getireceği sevap, kimbilir belki de daha fazla olsa gerek.

Burada, “Kim ümmetimin bozulduğu bir zamanda benim sünnetime sıkıca yapışırsa, yüz şehidin ecrini, sevabını kazanabilir” (Hadis, Müsnedü’l-Firdevs, 4:198) hadis-i şerifini hatırlamakta fayda var.

Evet, bütün bunlardan sonra tekrar diyoruz ki; Aşure Günü orucu üç değil, iki gündür.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*