Bahar da yakın…

Her 23 Mart’ta bir hüzün kaplar içimi.
Bir yandan sevinir, diğer taraftan mahzunlaşırım.
Kendisine zulmedenlere bile hakkını helâl etmişti Üstad.
Sanki zaman durmuştu.

Her şey hesaplı ve planlı idi.
Kader kalemi işliyordu.
O, yüz yılın sahibi idi.
Hatta kıyamete kadar manevî saltanatı devam edecekti.
Yarasa mizaçlı olanlar ise onu yok etme çabasına girmişlerdi.
O nur, nuraniyetini her şeye rağmen devam ettirecekti.
Bu farazî bir muhayyele değildi.
Risâle-i Nur’u ciddî manada okuyan ve kabul edenler bunu anlamıştı.
Ve mahkemelerde yiğitçe mücadele edenler içeriden yıkılacaktı.
İşin şekli değişmişti.
Fitne ve fesadın hiç insafı yoktu.
O kahramanlar birbirine düşürülecek, bu cadde-i Nurâniye bu vesile ile akamete uğratılacaktı.
Sonra bir bir kollara ayrılacaktı bu nur yolu.
“Yılandan ve akrepten çekindiğimiz gibi çekinmemiz gereken” hallere düştük maalesef.
Nurun sahibini ve usta başını mahzun ettik.
Acaba misafireten on günlüğüne dünyaya geri dönse o Nur Üstad, ilk işi ne olurdu?
Bunun cevabını, bu satırları okuyan herkes kolayca verebilir.
Herşeye rağmen, tesellimiz olan ‘bahar hediyeleri’miz var bugün.
Çocuklarımıza “Can Kardeş”,
Aileye “Bizim Aile“,
Gençlerimize “Genç Yaklaşım”,
Dış ülkelere “Nur dergisi”,
Sair ülkelerdeki kadeşlerimize “International” gazetesi,
Bizim Radyo ile bütün dünyaya internet yolu ile yayın yapan Nurun sesi,
Konferans ve seminerler,
Binlerce mekânlarda yapılan dersler,
Yüzlerce kitap neşriyatı,
“Risâle-i Nur Enstitüsü”
Ve “Yeni Asya Vakfı….”
İşte size bahar…
Önümüz açık.
Yıllar yılları kovalasa da, asabımızı bozan hadiseler devam etse de…
Sakın biz karıncayı incitmeyelim.
Varsın sivrisinek tantanasını kessin, balarısı demdemesini bozsun, ne çıkar?
Şimdi Bosna’dayım.
Baharın kıvılcımları taa buralara kadar ulaşmış.
Bizim şevkimiz hiç bozulmasın.
Yolun açık olsun Yeni Asya’m.
Hem de kıyamete kadar inşaallah.
Sana selâmlar olsun Üstadım.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*