Bandrol engeli ve musibetler

Geçen hafta bu köşede Risale-i Nur’un manevî bir sadaka hükmüne geçip, serbestiyet ve inkişafı halinde belâ ve musîbetlerin def’ine vesile olduğuna, buna karşılık engellenmesinin afetleri celb edeceğine dair, lâhikalardan bazı örnekler aktarmıştık.

Bunlardan biri, beraatle sonuçlanan Afyon mahkemesinin, dava açılırken el koyduğu risaleleri beş yıl boyunca iade etmemesi; aynı şekilde, müsadere edilen Gençlik Rehberlerinin, beraat kararının üzerinden on beş ay geçmesine rağmen teslim edilmemesi ve Diyarbakır’da ehl-i hizmet bir Nur talebesinin, parasıyla aldığı risalelerinin gasp edilmesi gibi zulümler sonrasında bir buçuk milyar lira zarara sebep olan bir yangın felâketinin yaşanması.

Üstad, müsadere edilen risalelerin beş yıl, Gençlik Rehberlerinin on beş ay boyunca hapsedilmesini ve “doğuya iman, din ve asayiş noktasında yüz vaiz kadar hizmet eden” bir Nur talebesinin kitaplarına el konulmasını, o felâketin manevî sebebi olarak tavsif ediyor.

“Ne ilgisi var?” demiyor, tam tersine o keyfî uygulamalarla bu afet arasında doğrudan irtibat kuruyor ve bunu da açıkça ifade ediyor.

Konunun gündemdeki hukuksuz bandrol uygulaması ve son dönemdeki musibetlerle ilgisi bu örnekler ışığında daha iyi anlaşılabilir.

Olaya dair haber ve yorumlarımızda detaylarıyla ifade edildiği gibi, Yeni Asya Neşriyat’ın hazır hale getirdiği “Risale-i Nur’da Vesvese Bahsi” adlı eser, 3 Nisan’dan bu yana bandrol verilmediği için okuyucularla buluşamıyor.

Aynı şey, Kutlu Doğum Haftası vesilesiyle külliyattaki ilgili bahislerden derlenen Risalet-i Ahmediye (asm) isimli eser için de geçerli.

Yani, durum gayet açık ve net. Bu iki risale, yaklaşık iki aydır bandrol engeline takılıyor.

Ve Türkiye yeni felâketlerle sarsılıyor.

Bu sade ve yalın gerçeği eğip bükerek başka taraflara çekmenin âlemi ve anlamı var mı?

Konuyu bir başka örnekle tamamlayalım:

“Leyle-i Mi’rac vaktinde Mi’rac-ı Şerif, Şuhur-u Selâse (Üç aylar) hürmetine vesile beklerken, Tarihçe-i Hayat hasebiyle taharrî (arama) hadisesi şiddetli bir keder verdi. ‘Sadaka belâyı def eder’ mealindeki hadis-i sahihin hükmüyle, Risale-i Nur Anadolu için belâları def eder bir sadaka hükmüne geçtiği; ona beraatler ve serbestiyetler verildiği zaman belâların def edilmesi, ona hücum edildiği zaman belâların gelmesi yüz hadisesi var ki, bazan zelzele ve fırtınalarla kaydedildiği gibi, bu defa da hayatımda görmediğim tahte’s-sıfır (sıfırın altında) 18 dereceye yakın bir soğuk, taarruz ve taharrînin aynı vaktinde geldi.” (Tarihçe-i Hayat, s. 1080)

Yarın idrak edeceğimiz Mi’rac Gecesi hürmetine, engellerin kalkması dua ve niyazıyla.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*