Başörtülü vekil derken, sandık başı görevi bile çok görüldü!

Muhtemelen “Şimdi bu konuların vakti mi?” diyenler olacak, ama bizce vakti. Çünkü kamuoyu “Başörtülü milletvekili olsun” diye beklerken ne yazık ki başörtülülere seçim sandığı başında görev yapmaları bile çok görüldü. Hemen ifade edelim ki “İlla başı örtülüler de milletvekili olsun” diye bir çağrımız yok. Bizim itirazımız, başörtülü olduğu halde milletvekili olmak isteyenlere “Bu halinle sana vekillik yasak, başörtülü çıkar da öyle gel” denilmesidir. İsteyen ve şartları uyan vekil olabilmeli. Sırf başı örtülü diye hiç kimse hiç bir haktan mahrum edilmemeli.

 

Meselâ, 50 milyon seçmenin sandık başına gittiği 12 Haziran 2011 Pazar günü bazı il ve ilçelerde sandık başlarında görev yapan başörtülü hanımlar, sırf başları örtülü diye engellenmiş, evlerine gönderilmiş. Tabiî bunun için CHP’lilerin şikâyetçi olduğunu da hatırlayalım. Seçim meydanlarında ya da ‘katılım toplantıları’nda başörtülülere ‘rozet’ takan CHP yönetimi, sandık başındaki başörtülülere bile tahammül edememiş. Sinop’un Gerze ilçesinde, İstanbul Ümraniye ve Çanakkale’de başörtülü görevliler engellenmiş. Neymiş, “kılık kıyafet yönetmeliği” varmış ve başörtülü olmak buna aykırıymış…
Muhtemelen başka yerlerde de başörtülüler bu şekilde engellenmiştir, ama bunlar ‘haber’ olma imkânı bulamamıştır. Elbette büyük kabahat başörtülüleri şikâyet eden, onları hazmedemeyen CHP’lilerdedir, ama kanunlarda ya da yönetmeliklerde hâlâ “Başörtülüler görev yapamaz” maddelerini tutan iktidar sahipleri de suçludur. 2011 yılına gelmişiz ve bazıları hâlâ başörtülülerle uğraşıyor.
Başörtüsü noktasında kısmî çözümleri çözüm olmadığı bu şekilde bir defa daha görülmüş oldu. Sadece üniversitelerde başörtüsünü sona erdirmek meseleyi halletmiş olmuyor. Bakın, hiç umulmadık yerlerde yasak yine karşımıza çıkıyor. Bu sebeple her imkân ve fırsatta, başörtüsü yasağının her yerde ve bütün sonuçlarıyla birlikte sona ermesi gerektiğini ifade etmek lazım. Yarım çözümlerin çare olmadığı mutlaka görülmelidir.
Bilemiyorum, ama başörtülüleri sandık başlarına görevlendiren siyasî partiler, (buna iktidar partisi de dahildir) bir partinin itirazını sineye çekip başörtülüleri mağdur edemezler, buna hakları yoktur. O hanımlar orada görevlendirildiğine göre, sonuna kadar da sahip çıkılması gerekirdi. Haydi seçim günü bu yapılmadı, yapılamadı; ilk siyasî icraat olarak bu meseleyi kökten halledecek tedbirler alınmalı. Bundan sonra böyle mağduriyetlere şahit olmak istemiyoruz, kabullenmiyoruz.
Bu meseleyi halletmek önemlidir, çünkü bir zihniyetin devre dışı bırakılması anlamına gelir. Başörtülülerin sandık başlarında görev yapmasına bile tahammül edemeyen bir anlayışla, iyi işler yapmak mümkün olabilir mi? Bir adım daha atıp, “Başörtülüler bize oy da vermesin” desinler bari…
CHP’liler, seçim meydanlarında ya da TV ekranlarında verdikleri sözleri unutmuş, sandık sandık dolaşıp “başörtülü görevli avı” yapmışlar. Çok da ayıp etmişler. Kamuoyuna “Yeni CHP” mesajı verenler bu yapılanları tasdik etmiyorlarsa, hemen harekete geçsin ve milletten özür dilesinler. Ayrıca bu yanlışlara imza atan alt kademe CHP’lileri de ciddî ikaz etsinler. Aksi halde onların bütün sözlerinin ‘aldatmaca’ olduğu bir defa daha tescillenmiş olur.
Başörtülülerin hakkı ‘küçük’ hak değildir. Velev ki ‘küçük’ olsun, hakkın küçüğüne büyüğüne bakılmaz. Hakka sahip çıkılır ve haksızlığa itiraz edilir. Aksini yapan ömür boyu yanlış yapar ve her sandıkta milletten şamarı da yer…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*