Başörtüsü her yerde serbest olmalı

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformunun düzenlediği 316. hafta basın
açıklamasında, “28 Şubat yasakçılarının cesurca almış oldukları kararlar neticesinde uygulanan yasaklar aynı cesurluk ve hızla ortadan kaldırılmalıdır. Başörtüsü sadece üniversitelerde değil, bütün alanlarda serbest olmalıdır” denildi

EĞİTİMDE DEVLET TEKELİNE HAYIR

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu’nun 338. Hafta açıklamasında şöyle denildi: “Devlet mecburi temel eğitim sisteminden vazgeçerek eğitimden elini çekmelidir. Okullar tamamen özelleştirilmeli. Madem devlet laik olduğunu iddia ediyor, çocukların yetiştirilmesinde hiçbir din ve ideolojiden yana taraf olmayıp konuyu çocukların anne-babalarının inisiyatifine bırakmalıdır. Tevhid-i Tedrisat Kanunu önce askeri okullar tarafından delinmiştir. Resmî ideolojinin dayatılmadığı, okuma yazma ve insan hayatı için gerekli temel eğitimden sonra orta, lise ve üniversite eğitimi serbest rekabete açılmalıdır.”
Başörtüsü her yerde serbest olmalı

İnanç Özgürlüğü Platformunun 316. hafta basın açıklamasında, “28 Şubat yasakçılarının cesurca almış oldukları kararlar neticesinde uygulanan yasaklar aynı cesurluk ve hızla ortadan kaldırılmalıdır. Başörtüsü sadece üniversitelerde değil bütün alanlarda serbest olmalıdır” denildi.

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformunun düzenlemiş olduğu 316. hafta basın açıklaması Abdi İpekçi Parkında yapıldı. İHH Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Serkan Codal, Platform adına yaptığı açıklamada, 28 Şubat’ın halka rağmen bir avuç “seçkinin”devletin sahibi oldukları iddiası ile ülkeyi nasıl işlemez hale getirdiklerinin en son örneği olduğunu söyledi. Codal, “28 Şubat, vatandaşların suçlu addedildiği ve her türden hukuksuzluğun mubah sayıldığı bir süreçtir. Soyut kavramlar üzerinden insanların toplu halde hedef tahtasına oturtulduğu ve hem fiziken hem de psikolojik olarak bütün bir toplumun mağdur edildiği bir süreç. Halkın tercihlerinin ve bireysel özgürlüklerin yok sayıldığı, Kur’ân’ın ve öğretiminin suç sayıldığı, başörtüsü takmanın nerede ise sokakta bile yasaklandığı, halkın seçmiş olduğu iktidarın alaşağı edildiği bir süreç. 28 Şubat tarihi hafızalarımıza keyfiliğin ve kural tanımazlığın yıl dönümü olarak kazındı” diye konuştu.

“DEVLET, TOPLUMDAN VE ÖZELLİKLE DE GENÇLERDEN ÖZÜR DİLEMELİ”

15 yıl sonra yapılan itiraflarda asker-medya-sermaye ve yargının nasıl kirli bir ilişkiler ağında oldukları daha net gözüktüğünü ifade eden Serkan Codal, şunları kaydetti: “Bizler bugün 28 Şubatla artık hesaplaşılması gerektiğini söylüyoruz. Toplumu din gibi hassas bir konu üzerinden kamplara ayıranları bugün de görmek istiyoruz, ama yargı önünde. Omuzlarındaki apoletlerinden, sırtlarındaki cüppelerinden, arkalarındaki sermayeden güç alıp halka ve halkın seçtiği iktidara küfür edenler tek tek deşifre edilip adalet önüne çıkarılmalılardır. Karışmış oldukları kirli ilişkiler ağı serilmelidir toplumun önüne. Bir gecede kaybolan milyarlarca dolar kimlerin kasasına aktı, kimler bu paradan nemalandı ise halka açıklanmalı ve müsebbipleri yargılanmalıdır. 28 Şubat yasakçılarının cesurca almış oldukları kararlar neticesinde uygulanan yasaklar aynı cesurluk ve hızla ortadan kaldırılmalıdır. Başörtüsü sadece üniversitelerde değil bütün alanlarda serbest olmalıdır. Okullarda din eğitimi almak istemeyen ailelerin çocuklarına din eğitimi zorunlu tutmamak gerektiği gibi, çocuklarına dini eğitim verilmesini isteyen ailelerin çocuklarına ise gerekli donanıma sahip eğiticiler tarafından kapsamlı bir din eğitimi verilmelidir. Alt üst olan hayallerinden ve geri getirilemeyecek olan zamanlarından dolayı bu toplumdan ve özellikle de gençlerden devlet özür dilemelidir.”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*