Bayram dediğin…

Bir bayram daha geldi geçti. Kurban Bayramı. Herkes bu bayramı da kendince karşıladı. Biz bu bayramı nasıl karşıladık acaba? Ne kadar heyecanlandık? ’Bu bayrama da eriştik’ duygusuna ne kadar kapıldık? Ama hiçbirimiz çocuklar kadar heyecanlanmamışızdır.

Meselâ üç yaşındaki yeğenim Furkan.

 

Hiç kimse bayramı, onun gibi Arefe Gününden itibaren her kapı çaldığında ‘Bayram geldi, bayram geldi’ diye koşarak karşılamamıştır her halde. Annesinin tekrar tekrar anlatmasına rağmen, büyük bir ısrarla bayramı kapıda bekliyor. Bakalım, onun beklediği bayram ne zaman gelecek!

Aslında genel olarak baktığımızda, bayram herkeste farklı hisler uyandırıyor. Eğer anneyseniz; o bayram gelecek misafirler, sunacağınız ikramlar, temizliğiniz vardır aklınızda.

Eğer babaysanız; bütçeniz, vereceğiniz harçlıklar, kurban bayramıysa eğer kesilecek kurbandır aklınızda olan.

Ama eğer ki çocuksanız; aklınızda şekerden, harçlıktan, yeni kıyafetlerden başka hiçbir şey yoktur. Tek düşünülen, “Acaba ne kadar harçlık alacağım, ne kadar şeker toplayacağım?” vs.’dir

Eğer babaanne veya anneanneyseniz; “Torunlarıma ne hediye alsam, onlara hangi tatlıdan yapsam?” der, bütün torunlarınızın ayrı ayrı sevdiği şeylerle donatırsınız sofranızı.

Eğer büyükbaba veya dedeyseniz; torunlarınızın gelip elinizi öpmesini, size koşarak sarılmalarını istersiniz. Zaten cebinizde hangi toruna hangi para verilecek, hepsi düzenli, sıraya dizilmiş bir şekilde hazırdır.

Biz böyle insan tiplerine göre bayramı ayırdık ayırmasına; üstüne “Bayramı, çocuk değilsek o kadar heyecanla karşılamayız” dedik demesine ama, ne yazık ki unuttuk…

Neyi mi?

Bayramda vatanî görevini, askerliğini yapanları meselâ. Acaba kolay mıdır ki herkes bayram kutlarken silâh başı yapmak, nöbet tutmak, askerî kıyafetler içinde dolaşmak? Bayramdayken onları da düşünüyor, hissediyor muyuz acaba hiç? Onlar orada en azından bir telefon beklerken biz o kadar düşünceli olabiliyor muyuz?

Hastane köşelerindekiler veyahut… Hayat ile ölümün ince çizgisi üzerindeyken dışarıdakilerin bayramını düşünmek ne hissettirir onlara? Düşünelim. Acaba kaç bayramda hastanelere gittik? Hadi hastaneyi geçelim, kaç bayramda huzurevlerine gittik?

Kaç tanesinde kimsesiz çocuklara şeker dağıttık? Kaç bayramda zaten normalde de yüzü gülenlerin yanı sıra; yüzünün gülmesi için sebebi dahi olmayanların yüzünün gülmesine sebep olmak için uğraştık?

Eğer bunları düşünmeden geçirdiğimiz bayramlara bayram diyorsak, çok bencil bir bayram oldu gerçekten.

Başkalarının halleriyle halleneceğimiz nice bayramlara!…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*