Bediüzzaman ahlâkı

alt

SÖYLEDİKLERİ ve yazdıkları ile yaptıkları arasında uyum olmayan insanlar ‘tutarlı’ görülmezler, ciddiye de alınmazlar. Her türlü etkileşimin temelini ‘güven’ oluşturur.

Peygamber efendimizin mucizeleri arasında birinci sırada Kur’ân-ı Kerim, ikinci sırada ise bizatihi kendisi, yani ‘güzel ahlâkı’ sayılır. Onun fiil, hal, söz, siret ve sureti davasının hakkaniyetine bir delil olarak verilmiştir. Düşmanları dahi onu ‘Muhammedül Emin’ diye nitelendirmiş, doğru ve dürüst bir şahsiyet olarak görmüştür. Bu yüzden ‘hadis’ler, Müslümanların istikametini belirleyen işaret taşlarıdır.

Hal ile kal (söz) arasındaki uyumu ortaya koyamayan düşünce adamlarının eserlerine vurgu yapılmıştır ama örnek şahsiyet olarak kişiliklerine atıf yapılmamıştır. Büyük şair, romancı, mütefekkir olmak ile düşünce eserleri ortaya koyan bir dava adamı, bir toplumsal önder olmak farklılık arzeder.

23 Mart, Bediüzzaman Said Nursî’nin vefat yıldönümüdür. Bediüzzaman Hazretleri Risâle-i Nur gibi şaheser bir yapıt ortaya koymuş, iman hakikatlerini çağın efkarine ve idrakine sunmuştur. Bediüzzaman’ın kişiliği, yaşamı ve mücadelesi Risâle-i Nur gibi bir şaheserdir, örnek alınması gereken bir ibret vesikasıdır. Nice eserler vardır ki, milyonların kalbine, aklına ışık tutar… Risâle-i Nur ise aynı zamanda kitleselleşen büyük bir toplumsal harekete zemin hazırlamıştır. Nur cemaatleri, sosyal hareketler ve sivil toplum örgütleri olarak daima barışın, kardeşliğin, dayanışma ve yardımlaşmanın simgesi olmuşlardır. Risâlelerden çıkarılması gereken dersler gibi, Bediüzzaman’ın yaşamından da çıkarılması gereken dersler vardır. Said Nursî gibi sayısız zorluklarla, türlü sıkıntılarla başedebilen çok az ‘dava adamı’ vardır.

“Bütün ömrüm harb meydanlarında, esaret zindanlarında, yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divan-ı harblerde, bir câni gibi muamele gördüm; bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilâttan menedildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere mâruz kaldım. Zaman oldu ki hayattan bin defa ziyade ölümü tercih ettim” diyen Üstad Hazretleri gerçekten de yokluğun da, baskının da, zulmün de her türlüsüne maruz kaldı.

Bediüzzaman Kafkas cephesinde Ruslara esir düştü, Osmanlı’nın son döneminde divane muamelisine tabi tutuldu, Cumhuriyet döneminde hapis yattı, izole edildi, zehirlendi, sürgün edildi. Ölüsü bile büyük korkuya sebep oldu, mezarı yıkıldı. Kürtçülükle, irticayla, isyanla, gizli örgüt kurmakla suçlandı. Oysa o ne Kürt Teali cemiyetine girdi, ne Şeyh Said isyanına katıldı, ne herhangi bir asayiş sorunu üretti. Hep kardeşlikten, birlikten, ihlastan, ittihattan bahsetti. “Ben, cemiyetin îmanını kurtarmak yolunda dünyamı da feda ettim, âhiretimi de. Seksen küsûr senelik bütün hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum” diyerek milleti için yaşadı. Onun toplumsal hastalıklara karşı yazdığı reçetelerde isyan, başkaldırı, hizipçilik yoktu. Varsa yoksa  ‘muhabbet’ dedi, ‘ittihat’ dedi, ‘ümit, sıdk, hürriyet, meşveret’ dedi.

Osmanlı döneminde dikkat çektiği sorunların üzerine gidilemedi, Cumhuriyet döneminde önerileri ciddiye alınmadı. Oysa Bediüzzaman’ın meşveret ve adalet çağrıları karşılık bulsaydı, birlik-kardeşlik reçetelerine riayet edilseydi, ‘hak-özgürlük’ vurguları dikkate alınsaydı, bugün uğraştığımız Kürt sorunu dahil bir çok mesele derinleşmeden hal yoluna girebilirdi.

Çekilen eza ve cefalara rağmen Risâle-i Nurlar milyonlarca gencin imanının kurtulmasına, dürüst ve ahlaklı bireyler olarak yetişmesine sebep oldu. Bugün de yaşadığımız sorunların bir çoğunun çözümünü ararken Risalelerin sosyal meselelere yönelik bakış açısını bir kez daha gözden geçirmemizin fayda getireceğine inanıyorum. Said Nursî’nin kişiliği, hayatı ve mücadelesini anlamak ise bir o kadar önem taşıyor. Üstad Hazretlerini ve Türkiye’nin manevi kalkınmasına hizmeti geçen mütefekkir ve âlimleri bir kez daha rahmetle yadediyorum.

Yalçın Akdoğan
Yeni Şafak, 23.3.2012

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*