Bediüzzaman ve siyasal İslâmcılar

Şehir arabalarının arkalarındaki sloganları Nevşehirli kamyoncuların şoför mahallerinin üstüne veya arkalarına yazılan yazılara da benzetebiliriz: Hakimiyet Allah’ındır… Atam İzindeyiz… Ve karşılıklı tahrikler…

Atom altı partiküllerden galaksilere kadar hakimiyetin mutlak ve her dem Allah’ta olduğunu ispatlayan Bediüzzaman, devleti daha çok teknik anlamda ele alıyor. Bütün doğru anayasaların ruhlarını Kur’ân‘dan aldığını belirtirken, “Hakimiyet Allah’ındır” sözünü bir kısım Şianın, Selefîlerin veya siyasal İslâmcıların anladıkları manada tefsir etmiyor: Meşveret, şûra, meclis, kanun-u esasî, hukukta eşitlik onun vazgeçmediği terimler.

El-Ezher demokrasi fetvasını İhvan’ın sahneye çıkışından sonra ilân etti. Daha doğrusu şûrâ ile demokrasinin eşanlamlı olduğunu duyurdu. Said Nursî ise, ondan yüz sene önce, Selanikliler hanedanının kendisini imhaya çalıştıkları 31 Mart mahkemesinde meşrûtiyetin, meşveret ve şûrânın demokrasinin kaynağı olduğunu dört mezhebe göre ispat ediyordu…

Siyasal İslâmcıların ise orijinal fikir üretecek halleri yoktu. Merhum Erbakan hareketiyle de zihinler sulandı ve çoraklaştı… Ve bildiğimiz üzere ANAP ve AKP gibi âlem-i İslâm’a ve demokrasiye fevkalâde zararlı meyveler verdi. Ya İran’dan, ya Mısır’dan veya Kaddafi’den… Ne geçerse ellerine ona sarılan bir anlayışın bu neticeleri vermesi de kaçınılmazdı.

Kur’ân’ı doğruca anlamak ve hadisler ışığında hayatı yorumlamak, ideolojiye dayalı siyasetlerde —velev ki dindar da olsalar—mümkün olmadı ve olamıyor bir türlü. Kur’ân’a doğrudan muhatap olamayan zihinlerin Humeynî ve İhvan hareketlerini Filistin meselesinde de taklitlerini artık “normal” karşılıyoruz.

Ancak milletin en hassas mukaddeslerini siyasetlerine alet edenlerin, mutlaka bir gün istismarlarının altında kalacaklarını düşünüyoruz. İnanmıyorlarsa, azıcık dönüp seleflerine bakabilirler.

Medyanın siyasetteki gücü inkâr edilemez, fakat herşey değildir. Satın aldığı medya Berlusconi’yi kurtaramadı. Nikolai Sarkozy’i de… Murdoch’un İngiltere’de içine düştüğü çukur derslerle dolu…

Milletimizin de bir gün medyanın hipnoz seanslarından kurtulacağını hesaba eklemek lâzım.

Kendilerine has orijinal fikirleri olmayanların, er veya geç hasımlarının tuzaklarına düşmelerinden endişe ediyoruz. Zira aynı vatan üzerinde, aynı bayrak altında ve aynı değerleri yaşamaya çalışıyoruz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*