Bediüzzaman ve Yeni Asya

Vefatının 43. yıldönümünde bir kez daha rahmet ve minnetle andığımız büyük İslâm âlimi, Kur’ân müfessiri ve çağın müceddidi Bediüzzaman Said Nursî, kendi asrıyla birlikte bir sonraki asrı da meşgul edeceğini söylediği Risâle-i Nur Külliyatında, bu söylemine uygun, son derece geniş ufuklu, alabildiğine kucaklayıcı ve çağın bütün temel sorunlarına cevap veren bir vizyon ortaya koydu.

Bize düşen görev, bu vizyonu bütün esas ve unsurlarıyla birlikte doğru anlamak ve doğru yansıtmak.

Bir ay önce 34. hizmet yılına giren Yeni Asya, başından beri bu gayretin içinde oldu. Zaten çıkış maksadı, Bediüzzaman’ın vefatına yakın yıllarda ifade ettiği “Risale-i Nur matbuat lisanıyla konuşmak zamanı geldi veya gelecek gibidir zannederim” sözündeki mesajın gereğini yerine getirmek, Risale-i Nur’u matbuat lisanıyla konuşturmaktı.

Yeni Asya geride bıraktığımız 33 yıl zarfında bu yolda çok önemli ve tarihî hizmetlere imza attı. Bediüzzaman ismine ve Risale-i Nur’a konulmak istenen yasak ve ambargo zincirlerini, cesur ve müsbet neşriyatıyla parçaladı. Risale-i Nur ölçüleri istikametinde yaptığı yayınlar, zihinlerdeki önyargıların dağılmasına, yanlışların düzeltilmesine, doğruların yaygınlaşmasına çok büyük katkılarda bulundu.

“Gayemiz vatan sathını bir mektep yapmaktır” şiarıyla yola çıkan Yeni Asya, neşriyatın hemen hemen bütün alanlarında müsbet çığırlar açtı. İnançlı, şuurlu, bilgili ter temiz nesiller yetiştirdi.

Yeni Asya’nın bugüne kadarki kırıksız ve tavizsiz hizmet çizgisi, Bediüzzaman’ın gösterdiği ölçü ve prensipler çerçevesinde, Türkiye’nin, İslâm dünyasının ve insanlığın karşı karşıya olduğu problemlere sağlam, sağlıklı ve yapıcı çözümler getiren bir yaklaşımı yansıtıyor.

Yeni Asya, Kur’ân’ın bu çağa mesajı olan Risale-i Nur’u matbuat lisanıyla konuşturma misyonuyla yola devam ediyor ve edecek inşaallah. Bunu, Üstad Bediüzzaman’ın ahirete irtihalinin 43. yıldönümü vesilesiyle bir kez daha ilân ediyoruz.

***

Bu vesileyle, geçen 21 Şubat’ta yaptığımız çağrıyı tekrarlamak istiyoruz.

“33 yıl zarfında Yeni Asya bünyesindeki nahoş dağılma ve ayrılıkların sebebi olan konjonktürel ve ârızî sebepler çoktan geride kaldı. Girdiğimiz yeni çağın gerekleri ise, büyük ölçüde hissî gerekçelerle sürdürülen ayrılıkların bir an önce aşılmasını ve dağınık haldeki güçlerin âcilen birleştirilmesini gerekli kılıyor.

“Aynı kaynaktan beslenen insanların ayrı durmaları akla da, mantığa da, hikmete de ters düşüyor. Ve yaşanan ibret dolu hadiselerden, herkesin aldığı ve alacağı dersler var. Bu derslerden çıkarılacak netice ise, sivriliklerin törpülendiği, ifrat ve tefrit gibi aşırılıkların bertaraf edildiği bir istikamet çizgisinde tekrar buluşma zaruretini getiriyor.

“Farklılıklarımızı kendimize saklayıp, ortak değerlerimizi öne çıkararak oluşturacağımız bir zeminde yeniden kucaklaşmanın ve aynı şahs-ı manevî havuzunda erimenin vakti hâlâ gelmedi mi?”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*