Bediüzzaman’ı izlemek

Hür Adam’ı izlediniz mi?
Bir filmi mi izlediniz yoksa “bir adam”ı mı?
Bir adamı, bir akşam, bir perdede, en uzaktan, en iyi mevkiden mi izlediniz?
Yoksa..

Yoksa halen de onun izinde misiniz? İçinde misiniz?
Gelin kandırmayın beni, sizi, kendinizi!
Onun Barla denizinin kenarındaki kumdaki ayak izi bir yağmurla kayboldu.
Zaten ayaklarınızda da artık lastik ayakkabı yok.
İtalyan ya da Amerikan taklidi hakiki “markalı” ayakkabınızı onun cizlavat marka lastik ayakkabısıyla boy ölçüştürmüş olamazsınız.
Peki onun “ayağı” ile sizin “adım”larınızı kıyasladınız mı?
Ya hedefe giden ekibinizi ve yol arkadaşlarınızı? Onun ayak izlerine göre mi seçiyorsunuz yoksa başkalarının izine de bakıyor musunuz?
Programınız? Face’niz?
Ya yolunuz? Kimin izindesiniz?
Film izlemekle hayatı film gibi izlemek arasındaki fark nerededir?
Ya da “salon”da olmakla “perde”de olmak arasındaki fark nasıldır?
Ya da bir perdeye takılıp da bir türlü yola çıkamamak nasıldır?
Hür adamı perdeden izlediyseniz hayatta da izleyin. Zaten hayat perdedir, oyundur, oyuncaktır.
Adımlarınızla izlemeyecekseniz, lütfen perde de izlemeyin onu. İzlemişseniz de unutun gitsin. Lüzumsuz tiraj da, lüzumsuz reyting de lüzumsuzdur zira!
Dik yürüyün, neşeli görünün…, ama “iz”de iseniz. Yolda değilseniz ne faydası var “hervele”nin.
Barla Safa’ya yakın değilse ne mânâsı var orda gecelemenin. Merve uzaktaysa, annesi de taş olsun Hacer’e öykünmesin.
Hür adamı “başkalarına” izletmeyin, “siz” izleyin.
Başkaları için izlemeyin, kendiniz için iz belleyin.
Bırakın başkaları da hür adamı izler gibi sizi izlesin.
Zira Barla kıyısındaki o iz, ancak o zaman sahibini bulacak.
Zira izleyenin kalbiyle izlenenin yüreği arasındaki bağ, işte o zaman, ancak o zaman, gönlümüze ve gönlünüze göre kurulacak.
Ve zira Barla dünyaya yayılacak, Kul Adamlarla dolu okul olacak.. Ama kitabı?
Bir de “kitabı izlemek” var gündemde, ya da olmalı.
Tam bilemiyorum, parmağımla mı süreceğim izini, yoksa kalbimle mi?
Nasıl izleriz külliyatı?
Perdeden mi? Yüksek perdeden mi? İçinden mi, Çin-i Maçinden mi? İlim nerede?
“Şerh” midir, “izah” mıdır; izi kaybettiren ya da bulduran?
Kaç dile çevrilince izi çoğalır kitabın?
Kaç dîl, birleşince kaç gönül eder?
Suallerim sanmayın size. Sizdeki ya da önünüzdeki veya içinizdeki ize… yani içinize.
Ya ardınızda kalsaydı bu iz!

«««

Gördüğünüz gibi,
Bu gün aklınıza değil kalbinize misafirim. Affedin.
Film izledim de… İz iz izildim, ânenfeânen ezildim.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*