Bediüzzaman’ı karşılamak

Sonbahar Umûmî Temsilciler Toplantısında ilk defa duyduğumuz zaman ne kadar heyecana vesîle olduğunu hatırlıyorum. O gün bütün temsilcilerimiz gibi bendeniz de heyecan ve coşku içinde idim. Aynı heyecan ve coşkuyu toplantı dönüşünde Uşaklı kardeşlerimize anlatırken de duyduğumu hatırlıyorum. Ondan sonraki her merhale heyecanımızı biraz daha arttırdı.

Ve bu heyecan “Bedîüzzamân Tanıtım ve Hizmet TIR’ının şehrimize geldiği gün zirve noktaya ulaştı. Çok şükür bu tatlı heyecan yerini tatlı bir sürûr ve tatlı bir yorgunluğa bıraktı.

Yüreklerinde mes’ûliyet hissi taşıyan insanlar, kendilerine tevdî edilen vazîfeyi netîceye ulaştırıncaya kadar rahat edemezler. Uşaklı Nûr Talebeleri olarak bu mes’ûliyeti hep birlikte iliklerimize kadar hissettiğimizi gönül rahatlığı ile söyleyebilirim. TIR’ımızın 13 Ekim’de şehrimize geleceği kesinleştiği tarihten itibaren, bu konuda üzerimize düşen vazîfeyi eksiksiz yapma gayretinin telâşı sardı hepimizi. TIR’ın program muhtevasını öğrenme gayretiyle başlayan çalışmalarımız, eksikliği hissedilebilecek unsurların tamamlanmasıyla devam etti.

Bizlerin üzerimize düşen en önemli vazîfe, ‘TIR’ımız’ın Uşak’a geleceğini ve gâyesini mümkün olduğu kadar çok insana duyurabilmekti. Bunun için özellikle yerel basın ile sıkı bir ilişki kuruldu. Uşak’taki televizyon ve gazetelere haberler geçildi. Bazı radyolarda bir hafta boyunca reklâmlar döndü. “Çorbada bizim de tuzumuz bulunsun” diyen “Uşak Gençliğin Sesi Radyosu” sâhip ve yetkililerine teşekkür etmek bizim için bir vicdan borcudur; diye düşünüyorum. Basından gördüğümüz yakınlık için kendilerine teşekkür etmeden geçmek de gerçekten kadir bilmezlik olur.

‘Bedîüzzamân TIR’ı dahâ önce kendi ilçelerinden geçtiği için karşılama ve program muhtevaları hakkında tecrübelerini bize aktaran kadîm dostumuz, gazetemiz yazarlarından muhterem Bâkî Çimiç de Uşak’taki programımıza katkıda bulunma inceliğini gösterdiler. Bu çerçevede Üstâdımızın “başımın yanında asılı duruyor” dediği “Ey Nefsim!” diye başlayan fıkrayı 1000 adet bastırarak misafirlere dağıtmayı kararlaştırdık. Ayrıca toplanan kalabalık arasında kur’a ile tesbit ettiğimiz 50 kişiye Risâle-i Nûr’dan eserler hediye etmeyi plânladık. TIR, konuşlanacağı mevkie gelene kadar insanları meşgûl etmek gâyesi ile kitap sergisi yapmak, ses düzeni kurarak müzik, şiir, reklâm spotu yayınlamak sûretiyle tırın gelişinden herkesi haberdar etmek kararı aldık.

Ve beklenen ân geldi. TIR’ımız konuşlanacağı meydana girerken, biz de elimizden geldiğince hakkını vermeye çalışarak Hz. Mevlânâ’nın sözleri ile Üstâdımız’ı karşıladık:

“O geliyor; O…

Yollara sular dökün,

Bahçelere müjdeler edin,

Bahar kokuları geliyor,

O geliyor; O…

Ay parçamız, sevgilimiz, yârimiz,

Üstâdımız geliyor!

O geliyor, O;

Bedîüzzamân geliyor!”

Toplanmış olan kalabalığın “Bedîüzzamân TIR’ına bakışlarındaki hayret ve şaşkınlığı anlatmak hakîkaten bizim tâkatimizin fevkindedir. Merak, şaşkınlık ve hayranlık dolu bakışlar. Ve yine mikrofonumuzdan yayılan nidâlar:

“O geldi; O!

Vâris-i Peygamber-i Zîşân geldi;

Müfessir-i Kur’ân geldi;

Müceddid-i Âhirzamân geldi;

Bedîüzzamân geldi;

Hoş geldin Üstâdım!”

Bu karşılama merâsimini bize, Hz. Mevlânâ’ya Konya’da Bedîüzzamân TIR’ını “ŞEMS!” diye karşılatan Muhterem İbrahim Özdabak ilhâm etmişti. Biz de aynı duygularla misafirlerimizi karşıladık.

Bedîüzzamân TIR’ının Uşak’taki serencâmını Umut Yavuz kardeşimiz detayları ile zaten yazacaktır. Biz sadece TIR’ımızın şehrimize gelinceye kadar ve ilk geliş ânındaki heyecanımızı bir nebze anlatmaya çalıştık.

Yalnız program esnasında belki de çok kişinin fark etmediği, ama bendenizin hep takip etmeye çalıştığım bir ağabeyimizden ve onun heyecanından bahsetmeden geçemeyeceğim.

Uşaktaki Nûr hizmetlerinin duâyeni, dahâ önce de “40. Yıl Röportajları” çerçevesinde bir nebze tanıtmaya çalıştığımız Kâzım Erfidan Ağabeyimizin hâli gerçekten görülmeye değerdi. 77 yaşında ve ayaklarından rahatsız olmasına rağmen, TIR geldiği ândan itibaren aslâ oturmayan, Üstâdımız’ın hayâtı ve mefkûresinin anlatıldığı konuşma esnasında göz yaşlarını tutamayan bu muhterem ağabeyimiz, bizlere bir dâvâya sadâkatin resmini çizdi sanki. Hey gidi Kâzım Erfidan! Allah sana sağlıklı ve uzun ömürler ihsân etsin! Âlem-i bekâda da Habîb-i Erkemi (asm) ve çok sevdiğin Üstâdın ile haşreylesin!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*