Bediüzzaman’ın adalet anlayışının kaynağı Kur’ân’dır

TÜRKİYE’NİN bir çok il ve ilçesinde Risâle-i Nur Enstitüsünün düzenlediği ve Bediüzzaman Said Nursî Haftası çerçevesinde organize edilen anma toplantılarından biri de Mersin’de yapıldı.

Mersin Yeni Asya Temsilciliğinin girişimleriyle “Bediüzzaman Said Nursî’ye göre İnsanlığın Kurtuluş Reçetesi Kur’ân Medeniyeti” konulu bir seminer gerçekleştirildi. Kültür merkezinde gerçekleştirilen programa konuşmacı olarak gazetemiz yazarları Prof. Dr. Ahmet Battal katıldı. “1400 yıl öncesine Kur’ân’ın bir medeniyet tecessüm ettirdiği Asr-ı Saadette insanlar komşusundan emindi, dost düşman bir arada yaşayabiliyordu ve mü’minler ölümü gülerek karşılıyordu. Peki ne oldu bize?” diye sözlerine başlayan Battal, “Bediüzzaman Hazretleri kitaplarından birinde bu 1400 yılı bize şöyle tarif ediyor.

İlk 200 yıl çok iyi, sonraki 200 yıl eh idare eder, daha sonraki yaklaşık 800 yıl, müthiş bir taklit ve içe kapanma dönemi, İslâm dünyası büyük bir durağanlık içerisinde. Sonra bir de baktık; Batıda bir medeniyet doğmuş. O medeniyet teknolojisiyle, insanlara sunduğu geçici saadetiyle almış yürümüş. Batı karşısında müthiş bir çöküntü hali. Galiba kıyamet yakın, biz yıkılıyoruz düşüncesiyle herkes pes etmiş. İşte o halde iken, Peygamberimiz (asm) Efendimizin bir müjdesi yeniden gerçekleşmiş. Her asırda dini tecdit için görevlendirilen biri ortaya çıkmış. İşte Bediüzzaman Said Nursî. Bediüzzaman bu çağa özgü bir tefsir yazmıştır. Bu sebeple onun tefsiri bir müceddidin tefsiri olarak önemlidir. Bediüzzamanın diğer âlimlerden farkı ve Risâle-i Nur’un çok okunmasının sebebi onun bir müceddit olmasıdır” dedi. Kur’ân medeniyetinin nasıl bir medeniyet olduğunu, İslâm medeniyetinin nasıl bir medeniyet olması gerekliliği yolunda Bediüzzamanın görüş ve fikirlerini dinleyicilerle paylaşan Battal, “Bediüzzaman’ın adalet anlayışının kaynağı Kur’ân’dır. Adaletin maksadı ise; Allah’ın rızasını elde etmektir. Bir mü’min Allah için sever, Allah için buğz eder, Allah adına hükmeder” ifadesini kullandı.

BEDİÜZZAMAN, ADALETİ HAYATIN MERKEZİNE YERLEŞTİRMİŞ


BATTAL, “Medenî Kanunda Aile Hukuku diye bir bölüm var. Karı koca haklarından çocuk haklarından bahseder, ama hiçbir yerinde şimdi okuyacağım cümleye benzer bir cümle yok. Bediüzzaman Hazretleri bir müfessir olarak hukuku hayatın merkezine nasıl yerleştirmiş. ‘Dünyada en yüksek hakikat, peder ve validelerin evlâtlarına karşı şefkatleridir. En âli hukuk dahi onların o şefkatlerine mukabil hürmet haklarıdır. Çünkü onlar hayatlarını kemal-i lezzetle evlatların hayatları için feda edip sarf ediyorlar’” şeklinde konuştu. Medenî Kanunun Aile Hukuku bölümünde şefkat kelimesi yok, merhamet yok, aşk yok, sevgi yok. Varsa yoksa hak ve mükellefiyet var. Bir de nafaka diye bir şey var diyen Battal, “Bunu böyle zannedersek hukuk hayatın dışına çıkıyor. Gerçekten Kur’ân’ın ‘Anne babaya öf bile demeyiniz’ âyetini başucumuza levha yaparsak, işte o zaman hayatın içerisine girmiş olur. Kur’ân Medeniyetinin yeniden inşası için gelin okuyalım. Hayatımıza kitabı sokalım. Bediüzzamanı ve Risâle-i Nur’ları anlamak için yarım saatlik programlara sıkıştırmayalım” dedi. Battal, “Adaletin cemiyetteki yeri tek kelimeyle meşverettir. 42 yıldır Yeni Asya bütün dünyaya, bütün ümmet-i Muhammed’e bir dersi her gün vermeye çalışıyor. İnşaallah herkes bu dersi alır. Nedir o? ‘Asyanın bahtının miftahı meşveret ve şûrâ‘dır. Ne demek meşveret? Evde, okulda, dernekte, cemiyette, cami cemaatinde, kışla cemaatinde her yerde meşveret. Aklın ve çağın bir gereğidir. En önemlisi Kur’ân’ın bize bir emridir, meşveret ve şûrâ” diye konuştu.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*