Bediüzzaman’ın dilinden yüz yılın faciası

altSual: Sünuhatta geçen “Lazım-ı mezhep, mezhep değil; belki muahez değil.” Cümlesini ve konu ile irtibatını açar mısınız?”

Kaya Ramada Otel’de Hukuk ve Adalet Manifestosu

Öncelikle şunu ifade edeyim ki, Risale-i Nur Enstitüsünün düzenlediği 12. Risale-i Nur Kongresi geçtiğimiz Pazar günü İstanbul’da Kaya Ramada Otel’de gerçekleşti.

Bir gün öncesinden masa çalışmaları başladı. Kongrede önce masa çalışma sonuçları sunuldu. Güzel sonuçlara ulaşılmıştı. Hele o dördüncü masanın deklarasyonu kongreye damgasını vurdu. Neydi o cümle, “Düşmanı sık değişenin dostluğuna güven olmaz. Düşman üretmekten vazgeçilmeli, düşman üretenden uzak durulmalıdır. Hele devlet, iyi-kötü vatandaş ayrımı yaparak toplumsal kesimleri karşısına almamalı, birbirine karşı kışkırtmamalıdır.” Uzun süre ayakta alkışlandı.

Panelistler sahasının otoritesiydiler. Bin kere helal olsun dedirttiler.

Kongre değil; tam bir hukuk ve adalet manifestosuydu icra edilen. İşte ihlâs, işte dürüstlük, işte yürek dedirtti insanlara. İnşallah ülkemizin hukuk ve adalette daha iyi noktalara gelmesine katkı sağlaması dualarımızla…

Masa çalışmalarına ve Kongre’ye katkı sunan akademisyenlere, ilim adamlarına, fikir adamlarına, Risale-i Nur Enstitüsü yetkililerine, tüm katılımcılara ve tüm davete icabet edenlere teşekkür ediyorum.

Bu arada unutmayalım: Bursa’nın paneli de 1 Nisan’da saat: 20.00’de, Orhangazi Merinos Kongre Kültür Merkezinde. Tüm adaleperverler davetlidirler.

MEDENİYETİN GÜZELLİKLERİ KUR’AN’IN MALIDIR

Bediüzzaman Hazretleri bu kısımda bir medeniyet algısı eleştirisi yapıyor. Bu öyle bir uğursuz algıdır ki, müstebit bir rejim haline getirilmiş ve ülkemizin doksan yılına mal olmuştur. Yüzyılımızın faciasıdır.

Bediüzzaman’ın sözü aynen şöyledir:

“Lâzım-ı mezhep, mezhep olmadığından, belki muahez değil. Bahusus iki cihetle kuvveti, hariç cereyanın müspet ve zaafına inzimam etse, harici kendine âlet-i lâyeş’ur edebilir.”1

“Lazım-ı Mezhep” kavramını iki yönden ele alacağız:

1-Hakiki manasıyla.28

2-Mecazi manasıyla.

Hakiki manasıyla lazım-ı mezhep, bir mezhebin zorunlu olarak bağlı bulunduğu naslardır, ayet ve hadislerin açık hükümleridir, dinin içtihada konu olmayan muhkematıdır.

Mesela beş vakit namaz veya Ramazanda oruç tutmak dört mezhepte de farzdır. Bu emirler mezhebin içtihadı değil, dinin açık emirleridir. Bu farz emirlerle ilgili olarak mezhepler sorgulanmaz. Bu nedenle lazım-ı mezhep olan, yani mezhepleri zorunlu olarak kendine bağlayan Kur’ân’ın açık hükümleri mezhep değildirler.

Bu cümleyi bu çerçevede anlamamız gerekirse, bir medeniyet yolu olarak Avrupa’cılıktan maksat, Kur’ân ile barışık olan bilgi ve hikmeti, fen ve tekniği almak murad ise eğer…

Bunda bir sakınca yoktur. Bu güzeldir. Ama bu Avrupa’cılık yolu değildir.

Çünkü mehasin-i medeniyet batıdan da gelse o Kur’ân’ın malıdır.

Bu durumda bu güzel cereyan batıdan gelse bile, dâhilde Kur’ân ile barışık olduğundan, örf ve kültürümüzü güçlendirir. Örf ve kültürümüz, din ve inancından da aldığı güç ile hariçten gelen bu değerleri kendisine şuursuz bir alete dönüştürür. Yani kendi lehine kullanır. İnanç ve ahlâkından taviz vermez.

BATI’YI KÖRÜ KÖRÜNE TAKLİT FACİASI

Mecazi manasıyla ise lazım-ı mezhep, bir mezhebin içtihatlarından olmadığı halde, zamanla yanlışlıkla o mezhebe mal edilmiş /o mezhebe yamanmış fikirlere denir.

Bu da mezhep değildir ve mezhebi bağlamaz, mezhebi sorumlu kılmaz.

Bu mana ile meselemize dönersek: müspet bir cereyan çerçevesinde Avrupa’dan, batıdan veya Çin’den bilgi, hikmet ve mehasin-i medeniyet devşirme işi bir milli proje olabilir. Bunda bir sakınca yoktur.

Ama bu hayırlı projeye bir takım mefsedet de karışır ve İslam ahlâkına zarar veren bozuk fikir ve gelenekler zamanla lazım-ı mezhep zannedilirse, yani batı körü körüne taklit edilir ve bu taklit ilerlemenin lazımı zannedilirse, bu rejim haline getirilirse, bir kanuni emir ile tamim edilirse, işte bu bir faciadır.

Yaklaşık iki yüz yıldır ülkemizde gördüğümüz manevî facia işte budur!

Dipnotlar:
1 Divan-ı Harb-i Örfi ve Sünuhat, s. 118

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*