Bediüzzaman’ın fotoğrafik hafızası

Bediüzzaman’ın büyük bir İslâm âlimi olduğunu söyleyenler Risale-i Nur’u okuyan, araştıran ilim ve fikir adamlarıdır.

Doğudaki ilim merkezlerine tek tek giden Said Nursî, o dönemin medrese âlimleri arasında gelenek hâlinde olan ilmî münâzaralara katıldı. Keskin zekâsı ve güçlü hafızasının yardımıyla bu münâzaralardan başarıyla çıktı. Said Nursî’nin genç yaşta ulaştığı ilim seviyesi, herkesi hayrete düşürdü. Zamanın âlimleri ona “Bediüzzaman (zamanın eşsizi)” dediler. Ali Rıza Hakses (Diyanet İşleri eski Başk.): Bütün ilim ve fenleri ezberlemişti. Ona karşı gençliğinde bütün İslâm uleması aciz kaldı. (https://www.yeniasya.com.tr/ali-fersadoglu/bediuzzaman-in-ilmi-yonu-2_201323)

Şeyhü’l-İslâm Mustafa Sabri: “Bediüzzaman Hadîs ilminde de mahirdi.” (Necmeddin Şahiner, Aydınlar Konuşuyor, s. 303)

“Molla Fethullah (genç Bediüzzaman’a) hangi kitaptan sordu ise, (okudum cevabını verir.) Pekâlâ, zekâda harikasınız; fakat hıfzınız nasıldır Makàmat-ı Harîriye’den birkaç satırını iki defa okumakla hıfz edebilir misiniz?” diyerek kitabı uzatır. (Bediüzzaman, Tarihçe-i Hayat, s. 33)

“Molla Said, alarak, bir yaprağını bir defa okumakla hıfz etti ve okudu. Molla Fethullah, “Zekâ ile hıfzın ifrat derecede bir kimsede tecemmuu nadirdir” diyerek hayrette kaldı.

“Bediüzzaman, orada iken Cem’ ü’l-Cevami’ kitabını, günde bir-iki saat iştigal etmek üzere bir haftada hıfz etti. Bunun üzerine Molla Fethullah şu kelâmı söyleyerek kitabın üzerine yazdı: “Bu hal Siirt’te şuyû bulmuş ve Molla Fethullah ulemaya, “Bizim medreseye gàyet genç bir talebe geldi, her ne sual ettimse bilâtevakkuf (duraksamadan) cevap verdi. Bu yaşta zekâsına ve ilmine ve fazlına hayran kaldım” diyerek, pekçok metheder.

“Bunun üzerine, ulema bir yerde toplanarak, Bediüzzaman’ı dâvet ederler. Bediüzzaman, intihab ettikleri bütün suallerine bilâtereddüt cevap verirken, Molla Fethullah’ın yüzüne bakıyordu. Sanki kitaba bakıyor gibi kendilerinden okuyarak cevap veriyordu. Bunu gören ulema, Bediüzzaman’ın harikulâde bir genç olduğuna hükmedip, fazîletini takdir ve sena ettiler.” (Bediüzzaman, Tarihçe-i Hayat, s. 34)

Yani, bu hal, aynıyla yaşanmış, onlarca şahidiyle birlikte yazılı belge haline getirilmiştir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*