Bediüzzaman’ın ilmî yönü-2

Bediüzzaman, 1907’de, zamanın kültür merkezi olan Fatih-Çarşamba semtindeki Şekerci Han’a yerleşir, kapısına “Burada her müşkül halledilir, her suâle cevap verilir, fakat suâl sorulmaz” levhasını asar. Bu, iki açıdan dünya çapında bir olaydır:

1- Yaşı henüz 29’dur.

2- İslâm ilimleri, tefsir, hadis, kelâm vs. sahalarında herhangi bir branş belirtmeyip; fizik, kimya, sosyoloji, tarih vs. dâhil her konuda “Her suale cevap verilir” demekte; bütün payitaht ulemasının dikkatlerini üzerine çekmektedir.
Ve İstanbul âlimleri de, kimi zaman ferdî, kimi zaman gruplar hâlinde akşamdan sahaba, en ağır kitaplardan hazırladıkları en zor, en çetrefilli soruları sorar ve sanki beraber hazırlamışlar gibi cevaplarını da alırlar.

***

Said Nursî’nin ilminin derinliğini anlayabilmek için, ilmin türlerini bilmek gerekir:
İnsan aklının ilim denizinden aldığı bilgi iki türlüdür: Kesbî ve vehbî.

1- Kesbî: Allah’ın tabiata koyduğu “kevnî kanunlar” çerçevesinde çalışarak elde edilebilecek, “ilmelyakîn” (ilim seviyesinde kesin bilgi), “aynelyakîn” (müşahede-gözlem seviyesinde kesin bilgi), “hakkalyakîn” (tecrübe, kalb-sezgi, vicdan ve kanaat-i kat’iye seviyesinde kesin bilgi)

2- Vehbî: Bâzı mânevî özelliklere hâiz kişilere, özel olarak hîbe edilen ve “ilm-i ledün” denen gizli, hâfî, bâtın, gaybî/metafizik bir bilgi.
Ledün ilminin hakikati, Kehf Sûresi’nin 60-82. âyetlerinde, Hz. Mûsâ-Hz. Hızır’ın (as) arasında geçen olayda dikkate sunulur. İsmini de 65. âyette geçen “ledün” kelimesinden alır.
Bediüzzaman, Diyanet İşleri eski Başkanı Ali Rıza Hakses’in ifadesiyle; “Bütün ilim ve fenleri ezberlemişti. Ona karşı gençliğinde bütün İslâm uleması âciz kaldı.”
Evet, Bediüzzaman, deryalar gibi kesbî ilminin yanında, vehbî, ledün ilmine da mazhar olmuştu.
Risâle-i Nur’un, aynı zamanda vehbî ilimle de yazıldığının pek çok çarpıcı misâli vardır. Yüzlercesinden birkaçını nakledelim:

1- On iki, altı, dört, bir saatte, hatta on dakikada yazılan Risâle var.1

2- Öyle şartlarda yazılır ki, gülle atışları altında kâtibi Habib’e “Defteri çıkar” diyerek, at üstünde yazdırmış.2

3- Onlarca sene sonra keşfedilebilecek öyle sırlardan, sosyal ve teknolojik keşiflerden haber verir ki, beşer bunları düşünemez.

4- Kendi yazdığı eserlerden bazılarını 100, 300, 400 defa okuması ve istifade ettiğini söylemesi…

5- Bediüzzaman’ın bir ekrana bakar gibi hızlı hızlı söylemesi ve kâtiplerin yazması. Ki, “Bu makamda perde indi, yazmaya izin verilmedi. Başka zamana tehir edildi”3 ifadelerinden de anlaşılıyor.

Dipnot:

1- Kastamonu Lâhikası, s. 149.
2- Emirdağ Lâhikası, II, 218.
3- Şuâlar, s. 245.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*