Bediüzzaman´ın İstanbul Hayatı

“Bediüzzaman Said Nursî’nin İstanbul Hayatı” adlı kitap geçtiğimiz Mart ayında Yeni Asya Neşriyat’tan çıktı. Abdulkadir Menek’in kaleminden çıkan kitap 384 sayfadan oluşuyor. Kitap, Bediüzzaman Hazretlerinin “Bir senedir İstanbul’a geldim, yüz senenin inkilâbatını gördüm” sözünü baz alarak İstanbul hayatını irdeleyerek yazılmış. Kitabı okuyanlar büyük bir çabanın ve araştırmanın sonucunda ortaya çıktığını göreceklerdir.

Genel olarak İstanbul’daki yaşantısını anlatsa bile belli aralıklarla dışına da çıkabiliyor. Meselâ kitabın başında Bediüzzaman’ın İstanbul’dan önceki hayatından kesitler verilmiş. Bu anlatım tarzı İstanbul’daki tavrının sebepleri açıklamaya yetiyor.

Said Nursî’nin siyasî ve ictimaî meselelerdeki görüşlerini anlamak ve değerlendirmek için “İstanbul Hayatı” güzel bir seçim. Daha önce böyle bir çalışmanın da olmamasından dolayı okunması gereken kitaplar arasına girmesini sağlıyor.

Kitapta genel olarak kronolojik bir sıra takip edilmiş. Bu da okurken olaylar üzerindeki değerlendirmenizi kolaylaştırıyor. Bir konuyu merak ettiğiniz zaman kitaptaki başlıkları takip ederek kolayca ulaşmanız mümkün. Bu tür bir yaklaşım, önceki ve sonraki olayları da değerlendirerek doğru bir kanaate varmanızı sağlıyor.

Bununla birlikte kitabın büyük görünüşü (sayfa olarak) okuyucuyu korkutabiliyor. Sürekli metin ve açıklamalar bir anda bitirilecek bir kitap olmasını zorlaştırıyor. Gerçi bunun için yer yer çözümler üretilmeye çalışılmış. Geçen şahısların ve yerlerin resimleri konulmuş. Bu da bir nev’î araştırma kitabı olmasını sağlamış. Çok olmasa da belli zamanlarda bazı ictimaî ve siyasî meseleleri fazla detaylandırması “Bediüzzaman’ın Hayatı” konusunu boğduğu söylenebilir (örn: 31 Mart hadiselerinde, İttihat ve Terakki konularında). Bu gibi önemli konuları biraz daha özet geçip, kitabın arkasına konulacak açıklama veya dipnot şeklinde bir tarz daha akıcı olmasını sağlayacaktır.

Kitabın en çok dikkatimi çeken yeri dipnotlar bölümü oldu. Yer yer konulan dipnotlar, olayda geçen terimleri, açıklayıcı bilgileri, kaynakları, şahısları yerinde açıklamış. Genellikle adı geçen kişiler için konması, olayların akıcılığını bozmamış ve okuyucuya kolaylık sağlamış (örn: Sait Molla, Paul von Hidenburg, Hacı Hafız Efendi vb.). Konunun içine konan kişi anlatımlarının da bu tarz da veya arkada “Şahıs İndeksi” oluşturularak konulması, araştırma için kolaylık sağlayacaktır.

Yazar, söylenen sözlerin ve olayların kaynaklarını vermeyi ihmal etmemiş. Hatta bazı yazışmaların orijinal halini “Ekler” bölümünde göstermiş (örn: Dar’ül Hikmete verdiği Biyografi, Medretüzzehra için verdiği dilekçe vb.). Zaman zaman olaylara şahit olan kişilerin verdiği demeçlerin konulması, dıştan bir bakış açısının nasıl olduğunu göstermeye yetmiş.

Kitabın sonuna konan “Ekler” bölümünde “İslâmî Bilimlere Hazırlayıcı Dersler” konusundaki açıklamaları, “Medrese şeması” ve Mustafa Said İşeri’nin hazırladığı “Bediüzzaman’ın Doksan Kitabı Ezberlemesi ve O Dönemde Medreselerde Okutulan Kitaplar” adlı yazıda bütünlüğü sağlayarak, kitaba ayrı bir orijinallik katmış.

Eser, “Bediüzzaman’ın siyasî ve ictimaî hayatını merak ediyorum” diyenlerin kütüphanesinde bulunması gereken bir kitap olmayı başarmış diyebilirim.

Yeni Asya Neşriyatı, böyle bir eseri yayınladığı için tebrik ediyor, benzer çalışmaların devam edeceğini ümit ediyorum.

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*