Bediüzzaman’ın naaşının nakli… (1)

Türkiye’de zaman zaman gündeme getirilen çarpıtmalardan biri de “Bediüzzaman’ın tabutunun denize atıldığı” yakıştırması…

Son olarak Güneri Civaoğlu’nun, “Türkiye’nin Said Nursî’nin gömüldüğü yeri saklaması ve mezarının hâlâ sır olması” cümlesi üzerine, Yalçın Bayer’in Soner Yalçın’a dayanarak, “Said-i Nursî’nin tabutunun denize atıldığı”nı köşesine alması, bunlardan biri. (Hürriyet, 4.5.2011)

“Said-i Nursi ile ilgili bilinmeyen bir gerçeği ilk kez bu kitapta (Beyaz Müslümanların Sırrı Efendi-2) açıklıyorum” iddiasında bulunan Yalçın, “Said-i Nursi, 23 Mart 1960’ta Urfa’da vefat etti. İsteği üzerine Halilürrahman Cami haziresine defnedildi. 27 Mayıs 1960 askerî müdahâlesinden sonra ‘mezarı siyasî bir sembol haline getiriliyor’ iddiasıyla 13 Temmuz’dan mezarında çıkarıldı ve bilinmeyen bir yere götürüldü. Bugüne kadar bilinmeyen yerin Isparta (Barla beldesi)’nde olduğu söyleniyor ve yazılıyordu” bilgisinden sonra, “Doğrusu şudur: Mezardan çıkarılan Said-i Nursi’nin tabutu Kıbrıs açıklarında (Akdeniz) denize atıldı” diye yazıyor.
Bunu “doğru” kabul edip atıfta bulunan Bayer, “Said-i Nursi’nin cenâzesi de Akdeniz’e mi atıldı” başlıklı yazısında, bulunduğu bir sohbetinde Cumhuriyet yazarı Mustafa Ekmekçi’nin 27 Mayıs ihtilâlinden sonra Millî Birlik Komitesi üyesi olan eski “tabii senatör” Erdem Sıtkı Ulcay’ın ağzından”, “Said-i Nursi’nin cenâzesinin Adana’ya getirildiği ve askerî bir uçakla Akdeniz üzerinden aşağıya bırakıldığı”nı aktarıyor!

İNADINA KASITLA UYDURMA!

Görünen o ki bütün bu isnadlar çürütüldüğü halde, her fırsatta bu tür “şâyialar” ve “söylenceler” yaydırılmaya,  devletin resmî evraklarıyla, “polis arşiv belgeleri”yle belgelenmiş gerçekleri tahrif eden saptırmalarla zihinler bulandırılmaya yelteniliyor…
Hiçbir mesnede dayanmayan bu tür yalan-yanlışlar, dünden bugüne medyada ve çeşitli mahfillerde ortaya atılmakta. Her defasında doğru cevabı verildiği halde, ne yazık ki inadına bir kasıtla aynı uydurma ileri sürülmekte…
Oysa “gerçek”, çoğu “mezar soyguncusu” nebbaşların ve yandaşlarının çarpıtmalarındaki indî uydurmalarda değil, Bediüzzaman’ın mezarının açılmasında, tabutunun naklinde ve yeni mezarına tevdiinde hazır bulunan şahitlerin ifadelerinde ve buna dair resmî yazışma ve zabıtlarda yer almakta.
Bediüzzaman’ın naaşının nakline dair ait resmî – orijinal belgeleri, gazete kupürlerini ve haberleri bir arada derleyen araştırmacı Necmeddin Şahiner’in “Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursî” isimli kitabında, Bediüzzaman’ın kabrinin nakli, şâhitlerin ifâdesiyle etraflıca kaydedilmiştir.
Bediüzzaman’ın tabutunun Urfa’dan alınıp Isparta civarına nakledilip buradaki yeni mezarına konulması, “yakını” sıfatıyla nakli baştan sona tâkip eden başta kardeşi Abdülmecid Ünlükul olmak üzere diğer şahitlerin hâtıralarının yanısıra Urfa ve Isparta valiliklerinin “zabıt varakaları”yla sabittir.
Öncelikle, verilen emirle Bediüzzaman’ın kabrinin bulunduğu Dergâh Camii avlusundaki iki kubbeli mekânın pencerelerini, demir parmaklıkları demir âlet ve balyozlarla kırarak içeri girip mermerleri parçalayan askerlerin ve Bediüzzaman’ın tabutunu taşıyan uçağın pilotlarının bizzat naklettikleri, tarihî birer vesikadır…

 “DOĞRUSU”; RESMÎ BELGELERDE…

Evvela, parçalanan mezardan Bediüzzaman’ın naaşının hiç bozulmamış olarak çıktığı, askerlerin aralarında “Bu zat şehidmiş; mezarını açmak günâhtır” diye konuştukları, Bediüzzaman’ın kardeşi Abdülmecid Ünlükul’un ise yüz on bir gün sonra açılan kabirde naaşı hiç bozulmamış, kefeni bile sapasağlam duran merhumun yüzüne gözyaşları içinde bakıp dua okuduğu, nakilde vazife alan oradaki askerlerin ve resmî vazifelilerin yazılı ve sözlü beyânlarıyla belgelidir.
Resmî görevlilerin huzurunda galvaniz tabutun kapağı lehimlenip Diyarbakır’dan getirilen askerî uçağa yerleştirildiği, kardeşi Abdülmecid’in de uçağa bindirilerek refakat ettiği ve uçağın Afyon’a inerek, askerî havaalanında tabutu uçaktan teslim alan dönemin Afyon Valisi’nin tabutu Isparta Valisi ve Kurmay Başkanına teslim ettiği, “devir- teslim”de hazır bulunan başçavuştan yarbaya subay-astsubayların, pilotların ve tabutu yeni mezara taşıyıp tevdi eden askerlerin ifâdeleriyle ispatlı.
Tabutun ambulansa konularak askerî vasıtalar eşliğinde Isparta istikametine götürülüp yine askerlerce çembere alınmış Isparta civarındaki yeni kabrine konulması, aynı gece kardeşinin askerî bir araçla Konya’ya götürülüp bırakılması, kendisinin ve diğer görevlilerin anlatımlarıyla ortada.
Ve bu anlatımlarla resmî belgeler, birbirini te’yid ediyor. “Doğrusu”, Bediüzzaman’ın “tabutunun denize atıldığı” uydurması değil, naaşının Isparta civarındaki mezarına tevdiidir…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*