Bediüzzaman’ın öne çıkan vasıfları

Bir âhirzaman müceddidi olarak Bediüzzaman Said Nursî’nin öne çıkan bazı sıfatlarına maddeler halinde dikkat çekmeye devam edelim:

Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (asm) sünnetine hakkıyla ittibâ eden tam bir Kur’ân talebesi ve hizmetkârıdır.
Sünnet-i Seniyye’yi ihya için her meşakkate katlanmıştır.

Kur’ân’ın bir hakikati için idam sehpalarına, takiplere, sürgünlere, zindanlara, defalarca zehirlenmelere, hapislere, tecrid-i mutlaklara aldırış etmemiştir.
“Kurân’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa, cenneti de istemem!” diyebilmiştir.
“Padişah, Peygamberimizin (asm) emrine itaat etse, yoluna gitse halifedir; biz de onun emirlerine itaat ederiz. Peygambere tâbi olmayıp zulmedenler padişah da olsa haydutturlar!” 1 demiştir.
“Dinim beni, Müslüman olmayan birine saygı göstermekten men ediyor” 2 diyerek, esirken Rus baş kumandanına ayağa kalkmamıştır.
Hayatının hiçbir karesinde koltuk kapma, iktidarı ele geçirme mücadelesi vermemiştir.
“Velî ve şefkatli bir padişah” dediği 2. Abdülhamid’in ihsan-ı şahanesini reddedip, istibdadına karşı gelmiş, neticede zulmen tımarhane ve hapse girmiştir.
“Dünyevî makamlar ve rütbeler kabir kapısına kadardır” deyip, “300 altın maaşı (bugünkü rakamlarla 150.000 lirayı aşıyor), milletvekilliğini, Şark genel vaizliğini reddetmiştir.3
Bütün mesaisini, iman-Kur’ân hakikatlerine hasretmiştir. “Dinsiz dünyada hayır yoktur” demiş, iman esaslarını ve hakikatlerini, İslâm şartlarını, İslâm ahlâkını vs. ispat ve izah etmiştir.
İman hizmetinin stratejisini çizmiştir.
“Said yoktur, Said’in kudret ve ehliyeti de yoktur, konuşan yalnız hakikattır” 4 diyerek kitaplarındaki ölmez hakikatı ve o hakikatın kaynağı olan Kur’ân’ı hedef gösterip, “Ben çürüdüm, gittim, bu hakikatler benimle bağlanmamalı ve bağlanamaz” diyerek kendisini aradan çıkarmıştır.
Deccal ve deccalizmi deşifre etmiş, 5 “ifsat, disizlik ve ahlâksılık komitelerini” tesbit edip onlara karşı yürütülmesi gereken mücadelenin stratejisini çizmiştir.
“Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” demiştir.
nKur’ân’ın ve Sünnet-i Seniyye’nin zamanımızdaki içtimâî ve siyasî ölçülerini belirlemiştir.
“Şeytanı melek, meleği şeytan gösteren” deccalizmin güdümündeki siyasetten kaçınmayı tavsiye etmiştir.
nİslâm hakikatlerini ve fikirlerini en cebbar komutanlara karşı bile pervasızca söylemiştir.

Dipnotlar:

1- Divan-ı Harb-i Örfî, s. 23.
2- Şuâlar, s. 449.
3- Tarihçe-i Hayat , s. 131.
4- Tarihçe-i Hayat , s. 595.
5- Şuâlar, 5. Şuâ.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*